Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Tutucu ve militarist bir sosyal demokrat modeli de yarattık...

Siyasetçilerimizin değişim mühendisleri olmalarını bekliyoruz.
Gelişmeyi, değişmeyi ve zamanı dondurup, kendi kafalarındaki hayali bir modele göre davranan toplum mühendislerine artık bu dünyada yer yok.
Stalin de, Hitler de, Mao da, Çavuşesku da, Saddam da artık müzelik portreler.
Beklenen siyasetçi vizyon sahibi olmayabilir de...
Yani yarını bugünden görüp toplumu değişime uyumlu kılacak ufuk açmak yeteneğine sahip olmayabilir.
Ama hiç olmazsa değişimin çapını ve içeriğini kavraması gerekir.
Dünün söylemlerini ve başarısız olmuş çözüm formüllerini temcit pilavı gibi toplumun önüne sunmaz.
Sadece rakiplerine laf yetiştirmek için dünün müzelik olmuş değerlerini ve kavramlarını, toplumuna yarının projeleri biçiminde sunmaz.

Her şeye hayır demek

Bu söylediklerimizin en fazla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ilgilendirmesi gerekiyor.
Avrupa Birliği'ne tam uyum projesini AK Parti'nin elinden alabilirdi.
Dünya ile entegrasyona girmiş Türk ekonomisine "Mutfakta yangın var"dan öteye söylemlerle yaklaşabilir ve mesela aşırı değerli TL konusundaki görüşlerini açıklayabilirdi.
Anayasa değişikliklerine ilişkin referandumda MHP ile hayır demek yarışı yapacağına, değişikliğe sahip çıkıp "Biz daha sonra yeni anayasayı da yapacağız" diyebilirdi.
Rakibi olan Başbakan'dan "Recep" diye söz etmenin kendisine de partisine de bir şey katmadığını hissedip, görgülü, özenli ve saygın bir üslubun getirilerini hesaplayabilirdi.
Diyelim ki bunları düşünmedi bile.

Türkiye'nin arayışı

Ama son olarak Silahlı Kuvvetler'in tayin ve terfilerinin ele alındığı YAŞ'a ilişkin olarak "Siyasetçiler askerlerin işlerine müdahale etmesinler" doğrultusundaki sözleri nasıl söylediğini anlamak mümkün değil.
Tam denizi bilmeyen balıklar misali bir durum değil mi bu?
Aklı başında, yurt ve dünya sorunlarını bilinçli olarak izleyen insanlar, Türk demokrasisinin ve istikrarının sağlık ön şartı olarak "Sivilleşme"yi tartışıyorlar.
"Askeri demokrasi"nin artık geride kalmış olması gereğini hemen herkes kabulleniyor.
Ayrıca siyasete, cuntacılığa ve darbeciliğe takılmış bir ordunun, sadece Ankaralılar için caydırıcı güç rolü oynadığı ve bölücü terör karşısında çaresiz kaldığı da sürekli seslendiriliyor.

Balyoz'un sapı mı?

Sen bu sırada sadece "Hayır" demiş olmak için "Siyasetçiler askerlerin işine karışmasın" diyeceksin. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın önlerine getirilen tayin ve terfi listelerini okumadan imzalamaları modelini savunacaksın.
Baykal "Ergenekon'un avukatıyım" demeyi hüner sanmıştı.
Kılıçdaroğlu ise "Balyoz'un sapı" olmayı gündeme getiriyor.
İşte bu durum söz konusu siyasetçinin bırakın değişimi planlamasını, değişimi anlamaktan bile aciz olduğunu gösteriyor.
Milliyetçi-Muhafazakâr bir iktidardan daha tutucu ve daha militarist bir sosyal demokrat muhalefeti yaratmayı da başardık sonunda...
Siyaset sözlüklerinde bu tür oluşumlar için "Nasyonal sosyalist" de denilmiyor mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA