Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

CHP Hamamcı Ülfet olmaktan bir gün vazgeçebilir mi?

Türk siyasetinin sade bugün için değil çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden bu yana yaşadığı ikilemin nedeni "Değişim"in mimarlığını merkezsağın veya "Milliyetçi- Muhafazakâr" partilerin üstlenmesidir.
Hem "Kurucu" hem "Tek Parti" hem de "Değişim"in simgesi olan CHP, faşist bir ideolojiden sosyal demokrat bir yapıya dönüşme sürecinde, ne yazık ki genlerindeki alt bilgileri yenileyememiştir. "Cumhuriyet Muhafızlığı" rolünün benimsenmesi sonucu yeni, çağdaş, dünyalı olan her gelişmeye karşı reaksiyoner tutum sergilemek ve çoğulcu demokrasi ile çok sesliliğin getirdiği her gelişmeye "Rejim tehlikede" söylemi ile karşı çıkmak, CHP'nin ana siyaset çizgisini oluşturmuştur.
Sosyal adaletsizliğin, işsizliğin, yoksulluğun giderilmesi için en fazla ihtiyaç duyulan şeyin "Sermaye" olduğu bilinirken, özelleştirmelere karşı çıkılmış, yabancı sermaye arayışlarına "Kapitülasyon özlemi" olarak bakılmıştır.
Kaybedilen her genel seçimin ertesinde seçilmişlere karşı atanmışların yanında yer alınmıştır.

Son dönemde olanlar...

Son dönemleri hatırlamak bile bu tabloyu doğrulamaya yeter.
Avrupa Birliği ile tam uyum hedefi CHP'nin siyasi hedefleri arasında değildir.
AK Parti'nin "Kürt Açılımı"na karşı CHP yönetimi Güneydoğu'ya Et-Balık Kurumu götürme projesi ile çıkılmamış mıdır?
28 Şubat 1997'deki post-modern darbesine CHP'nin verdiği destek ve o zamanki Genel Başkan Deniz Baykal'ın "Silahlı kuvvetler de sivil toplum örgütüdür" doğrultusundaki yaklaşımları, bu partinin barajın altında kalması ile sonuçlanmıştır.
Buna rağmen CHP daha sonra hem 27 Nisan e-muhtırasına destek vermiş, hem de AK Parti'nin kapatılması girişimini elini ovuşturarak izlemiş, hem de Ergenekon'un avukatı olmayı siyasi konum olarak benimsemiştir.
Şimdi de CHP Anayasa referandumuna dönük "Hayır" kampanyasında MHP ile aynı saftadır.
Bir gecede bin yıllık alfabeyi değiştirebilen eski CHP'nin bugünkü kadroları, şimdi daha özgürlükçü bir içerik taşıyan Anayasa değişikliğine "Hayır" demeyi siyasetin gereği olarak benimsemektedirler.

Hamamcı Ülfet olayı

Avupa'ya (Veya Batı'ya) uyum için en büyük paketi Atatürk'ün CHP'si açmıştı.
Bir de bugünün "Hayır"cı CHP'sini düşünün.
Hep rahmetli Turan Güneş'i hatırlıyorum.
Güneş "CHP Hamamcı Ülfet gibidir" derdi.
Ahmet Rasim'in "Hamamcı Ülfet"ini okuyanlar hatırlar.
Konağın evlatlığı Ülfet çocukluğundan başlayarak hemen her gün hanımlarla hamama gider.
Derken Ülfet'i evlendirirler.
Ama düğün gecesi damadı bırakıp hamama kaçar.
Çünkü Ülfet "Hamamcı" olmuştur.
Turan Güneş de "CHP dönüm noktalarında demokrasiyi bırakıp, devletçiliğe kaçar" derdi.
Sonuç ortada...
Türkiye'de değişimin mimarları Menderes, Demirel, Özal oldu geçmişte.
Bugün de demokratikleşmenin, sivilleşmenin ve dünyaya açılmanın bayrağı Erdoğan'ın ve AK Parti'nin elinde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA