Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Siyaset dilini mutlaka yenilemeliyiz...

Uzak veya tarihte yaşamış önemli bir kişinin başarılarını överek onu hatırlamak ile o kişiyi bugünün sorunlarına çözüm üretecek bir rehber olarak görmek farklı şeylerdir.
Somut örnek vereyim.
Saadet Partisi içindeki kavgaya müdahale eden partinin kurucusu Necmettin Erbakan yeni kongre tarihi olarak 17 Ekim'i açıklarken, "Sürüden ayrılan" olarak gördüğü Kurtulmuş ve ekibini, dış güçlerin öbür partilere heves ettirmeye çalıştığını ileri sürdü.
Erbakan sözlerine şöyle devam etmiş:
"-Tıpkı Avrupa hayranlığı gibi. Yahu Avrupa dediğin nedir senin be. Adam tuvalete girdiği gibi çıkar. Yüzünü yıkamasını bilmez. Avrupa'nın arkasından gidilir mi ey şaşkın. Batı taklitçiliğine kapılmıştır. Ne liberaliymiş be, ne ortanın soluymuş be? Sultan Fatih liberal miydi, solcu muydu?"
Bu çağda "Avrupa"yı sosyo-kültürel ve siyasal bir kavram olarak ele alıp, ona karşı bir model öne sürmek tabii ki anlaşılabilir.

Clinton Sultanahmet'te

Ama "Batı taklitçiliği"ni eleştirirken "Ne liberaliymiş be, ne ortanın soluymuş be. Sultan Fatih liberal miydi, solcu muydu" denilirse, iş çığırından çıkar.
Düşünün ki bu sözlerin söylendiği gün Amerika Birleşik Devletleri'nin eski Başkanı Clinton İstanbul'da Sultanahmet Camisi'ni geziyordu.
Şimdi biri kalkıp bu durumu protesto etmek için şöyle konuşsa olur mu?
-Sultan Fatih zamanında Ne Sultanahmet Camisi ne de Amerika Birleşik Devletleri vardı... Fatih için dünyada Amerika diye bir kıta bile yoktu... Ne işi var Clinton'un Sultanahmet Camisi'nde?
Bu tür yaklaşımlar "Zamanı şaşırmak" tan yani "Anakronizm"den farklı durumları yansıtır.
Ama bu sadece Sayın Erbakan için söz konusu değil.
Birileri de "Bu Erbakan da nereden çıktı?.. Ulu önder Atatürk zamanında ne Milli Görüş, ne sosyalistlik ne de liberallik vardı" diyebilirler.
Bazıları da böyle şeyler söylemiyorlar mı yani?

Batı'ya açılmanın öncüsü

Erbakan Fatih Sultan Mehmet'i güncel siyasetin tartışma konularına sokarken şöyle de diyemez miydi?
-Sultan Fatih İstanbul'u fethederek Osmanlı'yı Roma İmparatorluğu'nun hayat alanına taşımıştır. Türklerin Batı'ya açılmasının öncüsüdür Sultan Fatih...
Ancak dünü bugünle karıştırıp dünü de bugünü de yanlış yorumlamak sadece Erbakan'a veya köktenci Kemalistlere özgü tutumlar değil.
Mesela MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Ani'deki cuma namazından sonra "Anadolu'yu yeniden fethetmek" söylemini tekrarlamadı mı?
Bütün bunları izlerken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TBMM'nin yeni yasama döneminin açılışında yaptığı konuşmanın bir bölümü gerçekten anlam kazanıyor.
Şöyle demişti Gül:
"Bugün geldiğimiz noktada demokratik sistemin kendini yenilemesi ve vizyonun küresel standartlara yükseltilebilmesi için, siyasetçilere çok önemli bir görev daha var. Bu görev, siyaset dilinin yenilenmesi görevidir"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA