Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yazdığım her şey gerçekleşseydi fena mı olurdu?

Antoine de Saint-Exupéry'nin "Küçük Prens"inin uzay yolculuğu sırasında uydularda karşılaştığı tiplerin hepsini birden, hepimiz temsil etmiyor muyuz?
Bir uydudaki yalnız kral ancak mümkün olabilecek şeylerin yapılması için emirler verir.
Örneğin ancak akşam olurken "Artık güneş batsın" diye emreder.
Bir başka uydudaki işadamı yıldızları defterine kaydettiği zaman onlara sahip olduğuna inanır.
Bir coğrafyacı hiç görmediği ülkelerin haritalarını çizer ve onlar hakkında bilgiler verir.
Ben de şimdi bilgisayarın başında Japonların nükleer felaket karşısında ne yapmaları gerektiğini, Türkiye'nin nükleer enerjiden kaçınmasının nedenlerini, Libya'ya nasıl müdahale edileceğini falan anlatmaya çalışıyorum.
Libya'da demokrasi isteyen veya despotizme karşı ayaklanan kitleler ne yapıyorlarsa, Bahreyn'de sokağa dökülen halk da aynı şeyi yapıyor.

Çifte standartlar
Kaddafi halka karşı nasıl silah kullanıyorsa, Bahreyn'in El Halifa'sı da Suudi Arabistan'dan getirttiği askerlerle kendi halkını kurşunluyor.
Veya İsrail demokrasinin sonucu olan Gazze yönetimini kabullenmek yerine, burayı bombalıyor, ablukaya alıyor.
Ama sadece Libya'ya müdahale kararı alınıyor.
Ben de kendi uydumda bilgisayar başına geçmişim ve "Bunlar yanlış şeyler" diye yazdığım zaman, her şeyin düzeleceğini düşünüyorum.
Bilgisayarımın ekranında "Artık Türkiye'de zorunlu askerlik sona ermelidir... Askerlikte profesyonel orduya geçilmeli ve acil biçimde askerlik süreleri kısaltılmalıdır... Bu geçiş sürecinde de bedelli askerlik çıkmalıdır" diye yazdığım görülüyor.

Bedelli askerlik

Ama bu konudaki gelişmelerin haziran seçimleri ertesinden önce görülemeyeceğini de biliyorum.
Ne var ki ben şu anda Küçük Prens'in evrenindeki uydularda yaşayanlar gibiyim.
"Bedelli askerlik hemen çıkmalıdır" diye yazdığımda bunun hemen gerçekleştiğini düşünüyorum.
Libya için müdahale kararı alanların Bahreyn hakkında da, Gazze için de aynı tutum içinde bulunduklarını düşünüyorum.
"Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın" diye yazıyorum ve ertesi gün meslektaşlarım özgürlüklerine kavuşuyor.
"Askeri ve bürokratik vesayet sistemi artık bitmeli" diyorum.
Bir gün sonra da Türkiye'de bu bozuk düzenin dayanağı olan Anayasa ve yasalar değiştiriliyor.

Dünyayı değiştirmek
İran'a ve Suudi Arabistan'a çoğulcu demokrasiyi getiriyorum, bu ülkelerdeki teokratik rejimlere son veriyorum.
Türkiye'de kamuda sözleşmeli çalışanların tümünü kadrolu yapıyorum.
Atanma bekleyen öğretmenleri hemen atıyorum.
Başı örtülü kadınların başı açıklarla eğitimde de eşit haklara sahip olmalarını mümkün kılıyorum.
Seçim barajını yüzde 10'dan yüzde 3'e indiriyorum. Partiler bütün milletvekili adaylarını ön seçimle belirliyor.
Peki sonra ne olması gerekir?
Küçük Prens uzay gezisi ertesinde dünyaya gelir ve çiçeklerin de solduğunu öğrenir...
Ve dost bir yılanın sokması ile hayata gözlerini yumarak kendi uydusuna döner.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA