Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kaddafi "Beni de alın yanınıza hatıralar" şarkısını söylemeli...

Libya'nın başkenti Trablus'tan gelen haberler yürek yakıcı... "Muhalif" denilen ama aslında Libya'nın çok büyük bölümüne egemen olan gruplar "Yeşil Meydan" da zafer kutlamaları yapıyorlar.
Bu meydanın ilk gittiğimdeki adı "Şehitler Meydanı" ydı.
Kaddafi ile ikinci röportajı yapmak için Trablus'a gittiğimde, ünlü bir Türk müteahhidin, elinde fırça, meydanı yağlı boyayla yeşile boyadığına tanık olmuştum.
Kaddafi'nin "Yeşil Kitap"ından sonra bu meydan da yeşil olmuştu.
Meğer aldığı işleri zamanında tamamlayamadığı için müteahhidimize bu ceza verilmiş.
Yeşil Meydan'ını birkaç kilometre uzağında da muhalifler, Kaddafi'nin barınağı önünde diktatörün son direnişini kırmaya çalışıyorlar.
Ben Kaddafi ile hep Aziziye Kışlası içinde görüşmüştüm.

Çadırdan anılar
İlk gördüğümde (1971) yakışıklı sırım gibi genç bir subaydı.
Arap alfabesini bırakıp Latin harflerine geçtiğimiz ve NATO'ya üye olduğumuz için Türkiye'yi beğenmediğini söylemişti o ilk röportajda.
İkinci gördüğümde ise (1987) Michael Jackson'unkine benzeyen süslü giysiler içinde, yüzü çizgilerle dolu yorgun bir adam görüntüsü vardı.
Bu görüşmede bize çevirmenlik yapması için Türkçe bilen yüksek dereceli bir Libyalı diplomat Ankara'daki elçilikten Trablus'a gelmişti.
Kaddafi Aziziye Kışlası içindeki yamalı bohça modeli çadırında beni beklemekteydi.
Ben önde, çevirmenlik yapacak Libyalı diplomat arkada çadıra girmek üzereyken, Libyalı diplomat kolumu tuttu ve "Ben bu çadıra girmeyeceğim" dedi.
Benzi sapsarıydı ve zangır zangır titriyordu.

Korku rejimi
-Ne oldu,
diye sordum.
-Kaddafi yüzüme bakar ve benden hoşlanmazsa çekip silahını vurur beni... Benim iki çocuğum var. Ben bu çadıra girmeyeceğim, dedi.
Kısacası o Libyalı gerçekten giremedi çadıra. Çevirmenliği çadırdaki Libyalı bir bakan yaptı.
Aslında çevirmene pek gerek yoktu. Kaddafi İngilizce biliyordu ama, Libyalı görevlilerin yabancı basına Arapça konuşmaları şartı varmış.
Nitekim ben sorularımı İngilizce soruyordum ve Kaddafi bunların Arapça'ya çevrilmesini beklemeden cevaplıyordu soruları.
Çadırın çevresinde aralarında sarışın kadınların da bulunduğu özel muhafızları vardı. Bana bunlardan bazılarının Doğu Almanya'dan getirildiklerini söylemişlerdi.
Bingazi'deki bir suikast girişiminde bu kadın muhafızlar kurtarmış onu.

Değişenler ve değişmeyenler

Bir de Alfa Romeo spor bir otomobil vardı çadırın yanında.
Kaddafi otomobil kullanmayı severmiş.
Kaddafi'nin Sunusi Rejimi'ni devirip Libya'ya sahip olduğu 1971'den beri dünyada nelerin değiştiğini düşünün.
Ve bir de Castro'nun Batista'yı devirdiği 1959'dan bu yana Küba'da zamanın nasıl dondurulduğunu hatırlayın.
Garip bir dünya bu.
Portekiz diktatörü Salazar 1968'de felç geçirdiğinde yerine Caetano atanmış ama "Ya kendine gelirse" ürküntüsü yüzünden bu karar gizli tutulmuştu.
Acaba Kaddafi'ye "Son"un geldiğini kim söyleyebilecek.
Acaba Beşar Esad, Libya'daki gelişmeleri hangi ruh hali içinde izliyordur?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA