Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Her şeyi anlayışla karşılamak ne kadar mümkündür?

Dünyanın çeşitli ülkelerinde "Öfkenin kontrolü" amaçlı klinikler var.
Aslında bütün dünyanın bir öfke kontrolü kliniği olması gerekmez mi?
Öfkenize esir olmadığınız gün var mı yaşamınızda?
Bir dünyalı olarak yapın listenizi...
Sizi her gün, her dakika öfkelendiren durumları listeleyin.
Örneğin çocuk ve kadın ayrımı yapmadan kent sokaklarında silahlarının tetiklerine asılan teröristleri listenizin başına koymaz mısınız?
Üstelik bu cinayetleri "Kürt davası" için yaptıklarını gerekçe olarak sundukları zaman öfkeniz daha da artmaz mı?
Kürt sorununa ilişkin dar boğazları siyaset yoluyla açmak imkânına sahip olan seçilmişlerin parlamenter siyaseti boykot etmelerini de, sakin biçimde mi karşılıyorsunuz?

Suriye ve İsrail
Suriye'nin despotu Beşar Esad'ın kendi halkının üzerine ordusunu sürmesi sizi öfkelendirmiyor mu? Ya da İsrail'in tüm Gazze'yi bir "Toplama kampı"na dönüştürmüş olması, kanınızı beyninize sıçratmıyor mu?
Bütün dünyada en etkin değer ölçüsü olan "Çifte standartlar"ın sebep olduğu öfke kasırgalarına siz de kapılmıyor musunuz?
Başbakan Erdoğan'ın bu öfke kasırgalarına kapıldığına son günlerde sık sık tanık oluyoruz.
Ama Time dergisine verdiği röportajda öfkesini içine atarak şöyle demiş:
"- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İsrail'i 89 adet kararda, bu kararlara uymaması durumunda yaptırım uygulanacağı yolunda tehdit etti. İsrail bunları uygulamadığı halde yaptırım görmedi. Oysa İran ve Sudan gibi ülkelere hemen yaptırım getirildi. Herkesin samimi olması lazım. Birleşmiş Milletler'de reform gerekli. Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üye meselesi nedir? Bunun kaldırılması gerekir. Bütün dünya, kelimenin tam anlamıyla bu beş daimi üyenin kararlarının kölesi oldu."

İlkler ve ilişkiler
Suriye'den bahsederken de şöyle konuşmuş:
"- İlişkilerini, prensipler üzerine kuran bir kişiyim. Beşar Esad bana, 'Hapiste sadece 83 siyasi muhalif var' dedi. Aslında binlerce, binlerce var."
Başbakan Erdoğan acaba Suudi Arabistan'da olup bitenleri nasıl karşılıyordur?
Düşünün ki Şema adındaki bir kadın, temmuz ayında Cidde'de otomobil kullandığı için Suudi Arabistan yargısı tarafından kamçı cezasına çarptırıldı.
Karara göre bu kadına infaz memuru tarafından 10 kamçı vurulacak.
Otomobil kullandıkları için kamçı cezası alacakları kesin olan iki kadının daha yargı önünde bulunduğunu bilmek, sizi nasıl etkiliyor?
Temmuzda otomobil kullanarak kadınlara uygulanan kısıtlamaları protesto eden elektronik uzmanı ve bir çocuk annesi 30 yaşındaki Manal El-Şerif de tutuklanıp cezaevine atılmıştı.
Bu durumlar sizi öfkelendirmiyor mu?

Ama ne reform
Suudi Arabistan Kralı "İleride kadınlara oy hakkı vereceğiz ve kadınlar yerel meclis üyelikleri için de aday olabilecekler" diye açıklama yapınca bunun övgülere konu olmasını, bu çağda da anlayışla mı karşılıyorsunuz?
Bu kadınların gelecek yıl gerçekleşecek "Reform" ertesinde oy hakkını kullanabilmeleri için ailelerindeki bir erkeğin yazılı iznini almalarının şart olması "Reform"a daha derin bir anlam katmayacak mı?
Bütün bunların Suudi Arabistan'ın "İç iş"i olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kişisel yetersizliklerini gidermeye çalışmak yerine çocuklarının annesi olan eşini kurşunlayarak veya bıçaklayarak öldüren erkeklerle aynı coğrafyada yaşamak... Töre gereğince kızını, kız kardeşini boğazlayan adamlarla aynı toplumda aynı havayı teneffüs etmek sizi öfkelendirmiyor mu?
Evet... Hepimize "Öfke kontrolü" gerekiyor.
Her şeyi anlayışla karşılamalıyız yani...
Ne dersiniz?
Mümkün mü bu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA