Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

AK Parti acaba CHP'ye birazcık oy aktaramaz mı?

Siyasal yaşamımızın gerginleşmesine neden olan davranışlar arasında "Sert üslup" hemen herkes tarafından ön sırada görülen bir etkendir. Bu noktada doğru teşhis koyabilmek için, galiba siyasi partilerin "İktidar"a olan mesafelerini irdelemek gerekiyor.
Açıkçası bu açıdan AK Parti'nin bir problemi yok... Çünkü AK Parti iktidar olmaya yakın bulunmaktan öteye, iktidarın ta kendisidir. Önümüzdeki seçimlerde de oy oranı ne olursa olsun, birinci konumda bulunacağı ve iktidara en yakın parti olacağı, karşıtları tarafından da kabul ediliyor.
Kısacası siyaset hayatımızdaki sert üslubun ana kaynağı, ana muhalefet partisinin iktidara gelmesinin bırakın ihtimal olmasını, hayal bile edilememesinden geçiyor. Seçmen eğilimleri, CHP'nin sandıktan birinci parti olarak çıkmasının mümkün olmadığını yansıtmakta.

Siyaset etme yöntemi
İktidara gelmesi mümkün olmayan ama varlık sebebi demokratik rekabette başarı kazanarak seçim sonunda iktidar olmak şeklinde belirlenen bir siyasal örgüt, bu çaresiz durumda sertleşmekten başka ne yapabilir ki?
Nitekim bugün de dün de CHP genel başkanları iktidara ve mevcut başbakana en sert sözlerle hücum etmeyi, iktidarın "Ak" dediğine "Kara" demeyi, değişmez bir siyaset etme yöntemi biçiminde benimsemişlerdir.
Şimdiki
Genel Başkan Kılıçdaroğlu da bu yöntemi bugünkü Başbakan Erdoğan hakkında kullandığı kelimeleri, gittikçe ağırlaştırarak sürdürmekte. Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarını gözden geçirdiğinizde, iktidara aday bir parti liderinin seçmen önünde açtığı ufukları göremezsiniz. Bu konuşmalardaki söylemler, mahalle kavgasına karışan çocukların öfke duydukları karşıtları hakkında seslendirdikleri ifadelere benzemektedir.

Biraz destek verse...

Aslında CHP'nin bu çaresizliği, iktidar partisi AK Parti'nin de sorunudur.
Mümkün olsa ve AK Parti kendi seçmeninin bir bölümünü CHP'ye oy vermeye ikna edip bu partinin oy oranının yüzde 30'ların üzerine çıkmasını sağlayabilse, siyasi gerginlik bir ölçüde yumuşayabilir.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu önümüzdeki seçim sonuçları belli olduktan sonra genel başkanlıktan uzaklaştırılacağı fobisinden kurtulabilir.
Mustafa Sarıgül'ün aslında İstanbul belediye başkan adayı değil, CHP genel başkan adayı olacağı yolundaki spekülasyonlar sona erebilir.
CHP sırf iktidara karşı olmak için Suriye'de Esad'ı, Mısır'da Sisi'yi kendilerine yakın görmezler.
CHP'liler Gezi ruhundan veya Ergenekon esintisinden medet ummak yerine, ülkenin sorunlarına çözüm üretmeyi amaçlayan projelere kendilerini verebilirler. Demokratik bir anayasa yapımı mümkün olur.

Biraz rahatlasalar...

Bu şekilde iktidar ile muhalefet arasındaki ilişkiler karşılıklı laf yetiştirme zemininden demokratik ve uygar rekabet ortamına kayar.
Yani mümkün olsa ve AK Parti oy oranını biraz düşürüp, CHP'yi rahatlatacak bir seçmen desteğini CHP'ye ödünç verebilse, kamplaşma ve gerginlik bir anda buharlaşabilir.
Ama galiba bu da olacak şey değil.
Bu durumda Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'a aynı üslupla saldırmaya ve "Ya Mustafa Sarıgül gelirse" diye endişelenmeye devam etmek konumunda kalmaya mahkûmdur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA