Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kayıt dışı siyaset yönetim boşluğunda hayat bulur

Türkiye'nin sosyo-politik yapısını tam anlamak için "Kayıt dışı siyaset"in aktörlerinin kimler olduğunu ve bunların beklentilerini bilmek kaçınılmaz bir gerektir.
Kayıt dışı siyasetin önemli aktörlerinden olan "Askeri liderler"den birine "Siyasete tam olarak ne zaman müdahale edersiniz" diye sorduğumda şu cevabı almıştım.
- Meşru devlet yapılanmasında boşluk olduğu zaman biz devreye gireriz... Mesela İngiliz işgal kuvvetleri 16 Mart 1920'de Meclis-i Mebusan'ı bastılar ve meşru yasama organı 20 Nisan'da resmen kapatıldı. Biz de 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni devreye soktuk... Mesela Demokrat Parti ile CHP'nin ve Menderes ile İnönü'nün kavgaları yüzünden, ülkede yönetim boşluğu doğunca 27 Mayıs 1960'ta müdahale edip, devlete el koyduk.

Boşlukları doldurdular

Emekliliğin rahatlığı içinde çok açık konuşan bu eski "Askeri lider" 12 Mart 1971'de, 12 Eylül 1980'de ve 28 Şubat 1997'de devlet yapılanmasında doğan "Boşluklar"ı kendince tahlil edip, darbelerin bu boşlukları nasıl doldurduklarını anlatmıştı bana...
Son dönemde meşru devlet yapılanmasında boşluk kalmadığı için, kayıt dışı siyasetin askeri liderleri de sahneden çekildiler. Son girişim olan 2007'deki "27 Nisan e-muhtırası" da, bu şekilde nakıs teşebbüs olarak kaldı.
Ne var ki Türkiye'de kayıt dışı siyasetin aktörleri sadece darbeci "Askeri liderler"den ibaret değil.

Juristokrasinin darbeleri

Bu aktörlerden bazıları devlet yapılanmasında boşluk doğmayınca kendileri bu boşluğu üretmeye çalışırlar. Bunlara örnek "Juristokrat liderler" olan yargıçların ve savcıların girişimlerinden verilebilir.
AK Parti'ye açılan kapatma davası ve Cumhurbaşkanı seçimi için 367 oy şartının aranması, juristokrasinin bu alandaki girişimlerine örnektir. Son olarak da, 2013'ün 17 Aralık ile 24 Aralık günleri arasında savcıların nöbetçi mahkemeleri kullanarak seçilmişleri hedef alan girişimleri, devlet yapılanmasında boşluk yaratmaya dönük girişimlere örnek olabilir.

Bir de ruhani lider var artık

Fethullah Gülen'in bedduasından başlayıp dış medyaya verdiği demeçlerle ve kendisine ait medyadaki haber ve yorumlarla somut biçimde açığa çıkan tablo, şimdi "Kayıt dışı siyasetimiz"in bir de "Ruhani lideri" olduğu gerçeğini gözler önüne serdi.
Ama yaşadıklarımızdan biliyoruz artık.
Seçilmiş yöneticiler yaşanan deneyleri çok iyi değerlendirmelidir... Meşru devlet yapılanmasında boşluk olmaması ve aynı şekilde bu boşluğu üretmeye çalışanlara fırsat tanınmaması, kayıt dışı siyasetin aktörlerinin girişimlerini etkisiz kılıyor.
Boşluk kollayan askeri liderlerden, juristokrat liderlerden sonra kayıt dışı siyaset bir de ruhani lider çıkarabildiğine göre, kayıt içi siyasetin seçilmiş ve meşru aktörleri yönetimde boşluk doğmaması için dikkati hiç elden bırakmamalıdır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA