Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Anayasal sistemleri de türlü yemeğine benzetmedik mi?

Aynı anda hem halkın seçtiği ve olağanüstü yetkilerle donatılmış, kendisinden hesap sorulamaz ve denetlenemez bir Cumhurbaşkanı'nı, hem de parlamenter sistemi birlikte koruyabiliriz... Şu anda yaptığımız da bu değil mi zaten? "Ama bu akla uygun mudur" sorusunu da, herhalde sormamız gerekir.
Aslında "Sistemler"i kişilere bağımlı yorumlardan soyutladığınızda, sorunun "Başkan kim olacak" meselesinden öteye boyutları içerdiğini görebilirsiniz.

Başkanlık mı vardı ki?

Yaşanılan gerçekleri hatırlayıp durumu tahlil ettiğinizde, durum daha açık biçimde görülmez mi? Mesela şimdi "Başkanlık sistemi olabilir mi" arayışı gündemde değil mi? Peki, 1924 Anayasası'nda "Başkanlık Sistemi" mi vardı ki, Atatürk ve İsmet İnönü sistemin "Tek Adam"ı konumundaydılar? Ya da "Tek Parti" sisteminin dayandığı 1924 Anayasası ile çok partili demokrasiyi de gerçekleştirmedik mi?

Hangi kuvvetler?
"Kuvvetler ayrılığı"
nın getirildiği 1961 Anayasası'nın parlamenter sisteminde ise kuvvetler ayrılığı denilince, "Kara-Deniz-Hava Kuvvetleri" akla gelmez miydi? Parlamenter sistemin mütemmim cüzleri "Muhtıralar" değil miydi? 12 Mart 1971 darbesi ile de, Anayasa'daki tüm özerk kurumlar emirkomuta zincirine bağlanmadılar mı? Veya 12 Eylül darbesinin yapıldığını hükümetten önce TRT yöneticileri öğrenip, anons etmediler mi?

Alınan dersler
Şimdi eklemeler ve değiştirmeler yaparak kullandığımız 1982 Anayasası'ndaki Cumhurbaşkanı'nın yetkileri, 12 Eylül'ün "Tek Adam"ı Evren için yazılmamış mıydı? Veya 28 Şubat 1997'deki "Post Modern Darbe"nin Cumhurbaşkanı Demirel, parlamento çoğunluğuna sahip Çiller'e Başbakanlık görevini vermemek için, acaba sistemi nasıl yorumlamıştı? Kendisi daha önce iki kez "Pro modern" darbelerle devrildiği için, yaşadıklarından aldığı dersleri mi hayata geçirmişti?

Kilitlenme tehlikesi
Şimdi sistemin daha iyi ve doğru işlemesi için köklü düzeltmeler yapmak zorunda değil miyiz? Ve biliyoruz ki aynı anda hem halkın seçtiği ve olağanüstü yetkilerle donatılmış, kendisinden hesap sorulamaz ve denetlenemez bir Cumhurbaşkanı'nı, hem de parlamenter sistemi birlikte korumaya çalışmak, sonunda sistemi kilitleyebilir. Bu model belki türlü yemeği yaparken işe yarar ama sistemler böyle oluşturulmaz.

İcatlar ve sorunlar
Kendimize göre sistem icat etmeye artık çalışmamalıyız... Biliyoruz ki her yeni icatla birlikte yeni sorunlar da gündeme geliyor. Genleriyle oynayıp üç bacaklı tavuk icat ederek zengin olmayı hayal eden adamın yaşadıklarını duymuşsunuzdur.
Bu adama arkadaşı "Üç budu olan tavuğu üreterek zengin olabildin mi" diye sormuş. Adam boynunu bükmüş, "Üç bacaklı oldukları için o kadar hızlı koşuyorlar ki, onları yakalayamıyorum" demiş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA