Türkiye'nin en iyi haber sitesi
STELYO BERBERAKİS

Yunan Gözüyle "Değişen Türkiye"

ATİNA- Türkiye'nin iç ve dış siyasetini her zaman yakından izleyen Yunanistan'da, Türkiye'nin son dönemlerde büyük bir değişim sürecine girdiğine kanaat getirenlerin sayısı artıyor. Yunan basını Türk-Yunan ilişkilerinden ve Kıbrıs sorunundan başka Türkiye'nin AB üyelik sürecini, Orta doğu sorunundaki rolünü, ekonomik durumunu, içteki siyasi gelişmelerini günü gününe izliyor.

Yunan basınında yalnız "savaş çığırtkanlığı" yapan, milliyetçilik saçan ve Türkiye konusunda kendilerini "uzman" olarak gören popülist gazetecilerin körükleyici haber ve yorumları yok. Türkiye'deki gelişmelere gerçekçi bir gözle bakan Yunan yazarlar da var.

Bu yazarlar son günlerde yayınladıkları köşe yazılarında sık sık Türkiye'nin büyük bir değişim sürecine girdiğinden söz ediliyorlar.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi Batılılaştırmak ve demokratikleştirmek için üstün gayretler sarf ettiğine; ve bu amaçla tarihinde ilk kez bir Türk Başbakanının, ülkesinin önünü tıkayan engelleri aşmak için kurulu düzenle "toslaşma" (çarpışma) cesaretini gösterdiğine dikkat çekiyorlar.

Türk-Yunan ilişkilerindeki iniş-çıkışları her zaman yakından izleyen gazetelerden ELEFTHEROTYPIA gazetesinde son bir hafta içinde Türkiye ile ilgili yayınlanan iki bilimsel yazı bir Yunanlının Türkiye'yi nasıl gördüğünün önemli örneklerini oluşturuyor.

Örneğin gazeteci yazar Hristos Hristodoulou, 3 Şubat 2009'da yayınladığı yazısında Türkiye ile ilgili olarak şu noktalara dikkati çekiyor.

Türkiye'de, Silahlı Kuvvetler her zaman devleti temsil eden bir kurum olarak görüldüğü için Türk hükümetleri de her zaman 'askerileştirilmiş hükümetler' olarak tanınırdı. Ancak bunların arasında istisna teşkil eden yegane hükümetin Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP hükümeti olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Erdoğan hükümeti ERGENEKON soruşturmasını başlatmakla ülkedeki derin devletin sökülmesi için attığı adımlarla Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiç beklemediği skandalları ortaya çıkartarak hem ülkenin siyasi yaşamını sivilleştirilmeyi hedeflediğini hem de Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerini doğru bir yola sokmak istediğini gösteriyor.

Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki çıkışları her ne kadar dünya kamuoyunu şaşırttıysa da Müslüman ülkelerin bir türlü yapmaya cesaret edemediğini yaparak bu konuya kendi damgasını vurmuş oldu. Buna karşın İsrail ile ilişkilerini bozmadı. Üstelik Hamas'ı da müzakere masasına oturtabilecek bir güce sahip olduğunu gösterdi.

Erdoğan yalnız Kıbrıs ve Kürt sorununda değil Türkiye'nin Irak, Ermenistan, ABD, Yunanistan, AB, İran ve Moskova ilişkilerinde derin devletin izlediği saldırgan, milliyetçi, tehdit ve tahrik politikası değil; daha gerçekçi ve mütevazi bir tutum izlemekle ülkesinin dış ilişkilerini de sivilleştirmek istediğini gösteriyor.

Dolayısıyla bölgedeki istikrarı bozacak ya da Türkiye'nin güvenliğini sarsacak beklenmedik bir kriz olmadığı sürece Türkiye'nin; * Büyük bir siyasi değişim sürecinde bulunduğu; * Herkesin "korktuğu" İslamiyet'in tarihteki rolünü üstlenmekten başka herhangi bir hakimiyet kurmayacağını; * Demokratikleşme süreci devam ettiği sürece Batı ile arasındaki mesafeyi azaltacağını; * Erdoğan'ın bu gidişle siyasi rakipleri ile arasındaki mesafeyi artıracağını; * Ve siyasi yaşamı sivilleştikçe tam anlamıyla demokratik bir ülke olarak hem içte hem de dışta saygın bir ülke olacağını görmek gerekiyor...

Gazeteci yazar Hritodoulos'un bu yazısını önceki gün başka bir gazeteci yazar izledi. Aynı gazeteye imzasını atan Takis Mihas geçen hafta İstanbul Bilgi üniversitesinde "Türkiye'nin milli davaları" için düzenlenen bir panele katıldıktan sonra kaleme aldığı izlenimlerinden bazı bölümler şöyle:

geçen hafta sonunda İstanbul'u ziyaretim süresinde beni büyük bir sürpriz bekliyordu. İstanbul Bilgi üniversitesinde düzenlenen panelde Türkiye'nin hassas milli davaları görüşülürken, Yunanistan'da düzenlenen benzeri panellerde karşılaştığımız sözde 'vatanseverlerin' çirkin davranış ve haykırışlarına tanık olacağımı düşünüyordum.

Ancak öyle olmadı. Aralarında Dilek Güven, Murat Belge, Perihan Mağden'in bulunduğu Türk konuşmacılar Türk devletinin zaman zaman Rum, Kürt ve Ermenilere karşı yaptığı haksızlıkları korkusuzca, açıkça ve net bir biçimde dile getiriyor; izleyiciler büyük bir sessizlik içinde dinliyor ve ardından soru-cevap bölümlerinde sorulan sorulara medenice yanıtlar veriliyordu. Aynı panelde Türkiye'de çeşitli nedenlerle gösterime girmeyen Yunan yapımcı Tasos Bulmetis'in İstanbul Rumları ile ilgili "Bir Tutam Baharat" adlı filmi gösterildi. Hem film hem de Bulmetis izleyiciler tarafından ayakta alkışlandılar.

Her şey gösteriyor ki, Türkiye kendi siyasi değişimini yaşıyor... Yunanistan'da uzunca bir süredir unutulmaya yüz tutan siyasi tartışmalar Türkiye'de ciddi bir şekilde yapılıyor...







YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA