Bursa şehri ilk Şampiyonlar Ligi heyecanını yaşıyordu. Takımdaki birçok futbolcu da öyle. Sahaya çıkanlar arasında bu ligin suyundan en çok içmiş olan, Fenerbahçe'de çeyrek final yaşayan Vederson idi.
Bu ligin mücadele kadar gereken ikinci unsuru tecrübeyi, takım arkadaşlarına aşılamasını beklediğimiz futbolcunun, oyun skalasında 'hükümsüzdür' yazması bile yeterli dünkü sonucu açıklamak için.
Valencia'nın maçı kendi sahasında gibi taktikleştirip, ilk 45'i, 68'e 32 gibi topa sahip olma oranı ile geçmesiyle güven problemi ön plana çıktı. Hüseyin-Ergiç ikilisinin temposuzluğunu, hızlı paslarla dağıtan İspanyol ekibine karşı Bursaspor'u toparlayacak enerji kalmadı. Tribünlerin çılgın ve yılmayan desteği bile kurguda değişiklik yapamıyordu.
Bir zamanlar Toshack'ın, Fatih Terim'in İtalya'daki günleri başlarken söylediği, "Boğaz'ın lüferi güzeldir ama okyanusta köpekbalıkları var" yorumu, bir anda Bursaspor için gerçeğe dönüşüyordu. Bugüne kadar görmedikleri kadar hızlı ve akıllı bir takıma karşı, hiçbir antrenmanın veya taktiğin sağlayamayacağı tecrübeyi tadıyorlardı.

DAHA SERT OLMAK GEREK
Ertuğrul hoca Volkan Şen dışında öne hamle yapamayan takımını ellerini- kollarını açarak izlemekle yetinebildi. Bir yanda nasıl kazanacağını çok iyi bilen bir rakip, öteki tarafta ne yapacağını unutan kendi oyuncuları. Eminim maç öncesinde birçok kez takım kurmuştur. Ama bu ortamda hepsi doğru da olsa, bu orta sahası ile hep aynı teslimiyeti yaşardı.
Bu şartları kendi lehine çevirmenin tek şansı rakibi deplasmanda oynadığına ikna etmekten geçiyordu. Coşkulu bir seyirciyi, agresif bir oyunla birleştirmek. Biraz sertlik, biraz gerginlik, içinde hakeme itirazdan olmayan 4-5 sarı kartlı bir maç. Rakibin üstünlüğünü törpüleyecek, baskılı bir ortam işine yarayabilirdi Bursaspor'un.
Ama Şampiyonlar Ligi'ni daha ilk günden kazanılan para miktarıyla değerlendirip, tartıştılar. Bu sahnenin tadının maç kazanınca daha güzelleşeceğini de umarım kalan maçlarda anlama fırsatını yakalarlar.