YENİ sezona başlarken Beşiktaş için yeni şeyler yazmak veya düşünmek mümkün olmadı. Schuster'in bıraktığı yerden devam ediyor, kadro kapasitesinden doğan beklentilerin çok uzağında kalıyorlardı.
O zaman da böyle olmayacağı belliydi, yeni süreçte de aynı isimler ve görevler ile devam edildiğinde de. Eğer birkaç oyuncunun kendi aralarında geliştirecekleri iki pasa mahkum bir düzenin takımı olacaksanız, cezanızı sadece bu maçta kesmezler. Gelecek karşılaşmalarda da favori değil, "sürpriz takım" oluverir, her rakibin "gözüne kestirdiği" haline gelirsiniz.
Bütün bir maç içinde tek kombine ve akıllı atak ikinci yarıdaki tek kontratak da gerçekleşti. Fernandes hızlı geldi, ara pasıyla Almeida'yı kaleci ile karşı karşıya bıraktı. Ondan önceki pozisyonları hatırlayalım. Camara topu kaptırdı, beraberlik golü geldi. Nadaravic'in kaleciye kafa pası kısa geldi, ikinci net pozisyon kaçtı. Daha önceden anlaşılmış, çalışılmış tek bir ikiye bir yok. Bunu bırakın bu kadar üst düzey oyuncular, böylesine sert bir baskı altındayken saha içinde yer değiştirmeyi, hareketli olmayı bile akıl edemiyorlar.

MAZERETİ YOK BU TAKIMIN!
Rus takımı ile oynanan iki maçta aslında geçen bir sezonda olduğu gibi işaretler tekrar tekrar gözlerin içine sokuluyordu. Simao, Almeida ve Quaresma. Öncesinde aralarında Guti de vardı. Bu dörtlüden en fazla ikisi sahada olmak durumunda. Ve elbette Veli Kavlak'sız. Kadro içinde öne daha net oynayıp, geriye daha istekli koşacak ve en az rakip kadar direnç gösterecek oyuncular var.
Her top kaybından sonra hakeme bakan, kuvvetsizlikten kendini yere atan, topu kovalamak yerine rakibin peşine düşüp rövanş kovalayan oyuncular grubu olmaya devam ediyorlar.
Üstelik hakem Bünyamin Gezer'in de ilk yarıda Quaresma'dan "sakındığı" bir ikinci sarı kart da var notlarda. Mazereti yok Beşiktaş'ın... Bu takım yapısını koruyup - kollayanların da.