Yaşar Kemal 'İnce Memed'de, Çukurova'nın yoksul köylüleri için ağalara karşı çıkan ve toprağı için direnen bir kahramanı destanlaştırır. 'Teneke'de ise Çukurova'daki çeltik ağalarına karşı mücadelede köylünün yanında yer alan idealist kaymakamın trajik öyküsünü anlatmıştır.

Çukurova; Bugün Çukurova olarak bilinen, Anadolu'nun birçok uygarlığına ev sahipliği yapan; Bir zamanlar Hititlilerin, Asurluların, İranlıların, Makedonyalıların, Selefkusların, Romalıların, Anadolu Selçuklularının ve Osmanlıların egemen olduğu bereketli topraklar…
Heredot'un anlattığı, Homeros'un İlyada'sında adı sıkça geçen Kilikya…
Bugünün Torosları, Adana'sı, Çukurova'sı…

Adana'nın toprağı bereketlidir.
Ama sadece pamuk, buğday yetişmez bu topraklarda.
Yaşar Kemal dünya çapında bir romancıdır mesela…
Yılmaz Güney de bir sinemacı.
Muzaffer İzgü, Orhan Kemal, Ferdi Tayfur, Murat Göğebakan, İmparator Fatih Terim…
Yönetmen Ali Özgentürk, ünlü siyasetçi Kasım Gülek, Karacaoğlan, Savaş Ay…
'Eşkıya' Şener Şen…
Daha hangisini sayayım…
Resimde, edebiyatta, sinemada, müzikte nice güzel insanın, Yani adam gibi adamların çıktığı yerdir Çukurova…

'Bereketli Topraklar' isimli romanında Orhan Kemal para kazanmak umuduyla köyden ayrılıp şehre göç eden İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali adlı üç arkadaşın başından geçenleri anlatır.
Çırçır fabrikalarında çalışan işçiler neler yaşamış, ekmeklerini hangi zorluklarla kazanmışlardı yeni nesil Orhan Kemal'in bu romanından öğrendi.
Evet, Adana'nın ünlüsü çok…
Bereket ve bolluk kenti Adana aynı zamanda Türkiye'nin tahıl ambarı, ilk sanayi kentidir de.
Ancak yerel yönetimlerin sanayiciyi bunaltan kararları yüzünden Sabancı gibiler şehirden kaçtı…
Kaçırıldı…
Ama genç sanayiciler tüm zorluklara göğüs germeyi bildi.
Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi fabrikalarla doldu.
Binlerce çalışan bu sayede evine ekmek götürür oldu.
Bekir Sütcü ve arkadaşlarına herkesin bir teşekkür borcu var.

Adana…
Bir numaralı kent…
Güney'in İstanbul'udur…
Denize 45-50 kilometre uzaklıkta, eşsiz sahillere sahiptir…
Ankara'ya gelmez ama Adana'ya deniz getirmek mümkündü.
Biraz sevda, biraz vizyon bu muhteşem projeyi başarabilirdi…
Rakım 45 metre…
Çukurova'ya hayat veren Seyhan Nehri'nin yatağı biraz daha derinleştirilebilseydi; Adana'ya deniz gelirdi.
İtalya'dan, Yunanistan'dan gelen bir yelkenli, Hilton'un ya da Sheraton Oteli'nin önüne demirlerdi.
Kanalın her iki yakası plaj olabilirdi mesela…
On binlerce istihdam sağlanırdı göç kentinde.
Ama rant kesimi Adana'ya mega projeleri çok gördü.
Neyse…
Dilerim bir gün biri çıkar da denizi Adana'ya getirir.
Bereketli topraklar daha da bereketlenir.
Turizm de gelişir balıkçılık da…