Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Erdoğan’ın insanlığı, Kemal’in vicdansızlığı

Başkan Erdoğan yüreğinin güzelliğini yine ortaya koydu.
Gaziantep'te köpeklerin parçaladığı Asiye'ye sahip çıktı. Aile ile de yakından ilgilendi.
"Asiye'min gözlerinden öpüyorum.
Tedavisi en iyi şekilde yapılacak, babası da iyi bir işte çalışacak" dedi.
Diğer siyasiler ise dillerini yuttu. İnsan olduklarını unuttu. Onların ruhları gibi yürekleri de nasırlaşmış demek. Kılıçdaroğlu da bu küçük yavruya 'geçmiş olsun' demedi! Onun derdi sadece Selo ve Kavala...

***

Demirtaş sevgisi seçmeni kızdırdı.
Bay Kemal'in küçük Asiye yerine Demirtaş ile ilgilenmesi CHP seçmenini isyan ettirdi. Twitter isyan mesajlarıyla doldu taştı.
Kimi "Yok Kavala, yok Selo diye saçma sapan konuşmalar yapsın. Toplumsal konuları boş versin" dedi.
Kimi de "Reis'e bu 5 puan yazar...
Kılıçdaroğlu sen de Selo'nun peşini kovala anca" dedi.
Bir başkası ise "Erdoğan sonuna kadar haklı, parazit yapanlar gitsin. Sonunda beni Erdoğancı yapacak bu muhalifler" dedi.
Bu kafa dolar artarken sevinç narası attı, kur düşünce ağladı.
Hatta kurun düşmesine utanmadan 'tezgâh' bile dedi.
Halbuki doların düşmesi milletin Reis'e olan güveninin eseriydi. Yani 2023'ün de göstergesi.
Bunlar böyledir, kediye benzer.

***

Ağlamak meselesi... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Asiye'ye gösterdiği yakın ilgi herkesi ağlattı. Reis'e attıkları iftiralar yetmedi, şimdi yüreklere işleyen o gözyaşlarını eleştiriyorlar...
Hem gözyaşının nesini eleştirirler bilmem ki? Gariptir insanoğlu; sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlar...
Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde gözyaşı devreye girer.
Gözyaşı vicdan suyudur aynı zamanda...
Nazım, "Ağlamak meselesi" şiirinde ne güzel demiş.
"Nasıl etmeli de ağlayabilmeli farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli ayıpsız, aşikâre, yağmur misali?"

***

Yalan rüzgârı CHP...
Dün 'Sahra Hastanesi' yalanını üfürdü Kemal...
Bugün de 'bedava elektrik' yalanı ile milleti kandırmaya kalktı.
Hatırlayın bu herif işçilere 'namus' sözü de vermişti. Bu sözle on binlerce emekçiyi işinden etti. Çıkarılan işçilerin yerine yandaşları ve teröristleri doldurdu... Suçüstü olunca da 'siz inceleseydiniz' diyerek kıvırdı. Bunlar yalanı peynir ekmek gibi yer. Utanmaları ve arlanmaları yok!
Reis yüzlerine tükürüyor, 'rahmet' sanıyor.

***

Adalet yerini buldu...
Fondaş ve candaş gazetecilerin de tıpkı Kemal'den farkı yok.
Onların da işi gücü yalan ve iftira.
Yargı kararlarını takmıyorlar.
Örneğin Sözcü yazarı Çiğdem Toker...
Kadın, mahkemenin verdiği karara karşı çıktı.
Kendini Yargıtay sandı.
Sen kimsin be?
Kimin tetikçisin?
İnsanlar kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle mahkemeye başvurur.
Ne yapsalardı yani iftiraların hesabını sormasalar mıydı?
Mahkeme yazdığın yazıların hakaret ve iftira dolu olduğuna hükmetti. İnsanların şeref ve onuru ile oynadığına da.
Çirkin iftiracı seni. Hadi ordan...

***

ARBEL...
Mahmut Arslan...
Hayatı mücadele ile geçen bir iş insanı... Türkiye'nin gıda ihtiyacını karşılayan ve ihracat şampiyonu bir vatanperver. FETÖ'cü Mehmet Baransu'nun, 'GDO'lu pirinç iftirasından sonra başı beladan kurtulmadı.
FETÖ'nün kumpas ve iftiralarının ardı arkası kesilmedi... Başta 'Fulpet' olmak üzere 50 şirketi FETÖ batırdı.
Adamı Barzani'nin ortağı bile ilan ettiler. Mahmut Arslan bu yüzden inzivaya çekildi. Küstürdüler adamı.
Kardeşleri Hasan ve Hüseyin işi yürütüyor... Hasan Arslan Askon Mersin Şube Başkanı ve Reis'in de yanında.
Bu hikâye burada bitmez..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA