Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Duyguların savaşı

Öfke, acıma, suçluluk ve kaygı. Bu dört duygudan herhangi birini karşımızdaki kişiye hissettirebilirsek, onun bütün gücünü elimize geçirebiliyoruz. Oysa sağlıklı ilişki, sadece sevgiyle yürür

Geçtiğimiz hafta eşlerin birbirine suçluluk duygusuyla bağımlı hale geldiğini yazmıştım. Bunun bereket ve bolluğumuzu doğrudan etkilediğinden bahsetmiştim. Konu hakkında çok fazla mail aldım ve neredeyse pek çok evliliğin bu duygu üzerinde kilitlendiğini bir kez daha anlamış oldum. Pek çok detaylı soru da sorulmuş. Bu yüzden bu hafta sizlerle duyguların savaşını bir kez daha detaylı biçimde paylaşacağım. Yine başka bir evlilik... Kadın çalışmıyor. Aslında çok iyi bir kariyeri varken, evlendip de çocuk sahibi olduktan sonra işini bırakma kararı almış. Üstelik eşi de onu bu kararında desteklemiş. Yıllar geçip de kadın yeniden iş kurmaya kalktığında sinirler bozulmaya başlamış. Çünkü adam artık onun arkasında durmayı bırakmış. Hatta tam tersine desteğini çekmiş. Ama bunu öyle ustaca yapıyormuş ki, görüntüde harika ve destekleyici bir koca gibi olsa bile dipten dibe hep karısına suçluluk duygusu yüklemeye başlamış.

SİNDİRMEK VE KONTROL ETMEK
Önce kendisinden daha geç eve gelmesine tahammül edemediği için çeşitli manevi işkenceler uygulamaya başlamış. Surat asmış. Evin düzeninde aksaklıklar oluştuğu için söylenmiş. İkisi de eşit şartlarda çalıştığı halde ve eve getirdikleri kazanç yaklaşık birbirine denk olmasına rağmen, adam, evdeki sorumluluklardan hiçbirini paylaşmamış. Tam tersine sürekli yemeğe misafir çağırmayı ihmal etmemiş. İşkenceler bununla da bitmiyormuş. Misafirler geldiğinde, adam her küçük bahaneyle karısını herkesin önünde azarlamaya devam etmiş. Karısını küçük düşürdüğünü zannederken aslında kendisini yabancılar önünde küçük düşürdüğünün farkına varamamış. Öyle ya, üçüncü şahıslar, karı koca tartışmasını ya da birinin diğerini rencide etmesini hoş karşılamazlar. Hatta böyle mahrem bir sahneye tanık olmaktan rahatsızlık duyarlar. Ara ara tansiyon yükselip de iş kavgaya dönüştüğünde karısını açıktan açığa suçluyormuş. Klasik olarak kadın "Çalışmamı istemiyor musun?" diye sorduğundaysa, yanıt hep aynı oluyormuş. "Ne alakası var?" Bu tarz saldırıların ardında sindirmek ve kontrol etmek içgüdüsünün yattığını herhangi bir kadın hemen anlar aslında. Fakat bunu nasıl geri püskürteceği, kendisine kalmıştır. Çoğunlukla kadın mazlum rolünü üstlenir. Bu tip bir refleksle avantajı bir anda ele geçiriverir. Ustaca ve kadınsı bir manevrayla kendisini kurban rolüne büründürüverir. İşte o zaman erkek ona acımaya, ya da vicdani muhasebe yapmaya başlar. Alttan almaya, şefkat göstermeye çabalar. Hiç işine gelmediği halde, yine uzunca bir süre kadının çalışmasına ses çıkarmayacaktır.

KÖLELEŞTİREN DUYGULAR
Bu tip kavgaları pek çok ailede görebiliriz. Sıradan bir kavga gibi görünen pek çok olay, aslında bizim olumsuz duygularımızla yaptığımız savaşlardan ibarettir. Bizi birbirimize bağlayan, güçsüz kılan, köleleştiren dört duygu vardır. Öfke, acıma, (kurban rolü), suçluluk ve kaygı. Bu dört duygudan herhangi birini karşımızdaki kişiye hissettirebilirsek, onun bütün gücünü elimize geçirebiliriz. Ve modern Adem ile Havva bu güçler savaşını kullanmayı çok güzel başarıyor. Sadece karı kocalar mı? Anneler çocuklarına uyguluyorlar. Patronlar, müdürler, ast/üst ilişkisinde bu acımasız yöntemi kullanıyor. Arkadaşlar birbirlerine bu şekilde davranabiliyor. Eğer siz de kendinizi saçma sapan kısır döngünün içinde gezinen tartışmaların, anlaşmazlıkların, kullanılmışlıkların içinde buluyorsanız, ve bundan çıkamıyorsanız, bir an için durup olaylara dışarıdan bakın. Duyguların savaşını fark edeceksiniz. Ve işte o zaman bu savaşın içinden sıyrılıp çıkabilmek için bu duygularınızı tasfiye etmelisiniz. Aman dikkat: Bu kurtuluşu hemen BENCİLLİK olarak adlandırarak sizi yeni bir suçluluk hissine hapsetmelerine izin vermeyin. Artık ilişkilerimiz sadece sevgiyle yürüsün.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA