Güzel, çılgın, kendine has stili olan bir kadın ile tanıştım bir gün. Öylesine otantik görünüyordu ki... Kıyafeti, kimsenin kombine etmeyi düşünemeyeceği kadar özgün ve bir o kadar ruhunu yansıttığı için güzeldi. Belli ki o ruh çok zengindi.
Hayatına erkek arkadaş çekmekte hiç zorlanmıyordu, tahmin edebileceğiniz gibi. Ama sadece bir ay sürüyordu görüşmeler...
Sonrasında adamlar aramamaya başlıyordu.
Eğer bu öykü size de tanıdık geldiyse, bazı şeylere dikkat etmenizin zamanı gelmiş demektir. Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Türkiye'deki kadın erkek ilişkileri her 10 yılda bir değişim gösteriyor.
Bu çok normal, çünkü nesil değişikliği oluyor. 80'li yıllarda bambaşka dinamikler geçerliydi. 90'lı yıllarda başka...
Şimdi bambaşka... Bu hızlı değişiklikte internetin payı çok büyük.
Tamam değişiyoruz. Ama bazılarımız buna bir türlü adapte olamıyoruz. Modern kadınlar, topluca kendini belirli bir kalıba sokmaya uğraşıyor. Bir kere güzel olmalı. Bakımlı olmalı.
Olabildiğince marka kıyafetler giymeli. İyi bir eğitim almalı. Mutfakta lezzetli yemekler pişirmeli.
Dışarıda hanım hanımcık davranmalı. Dürüst ve güvenilir olmalı.
Kariyerinde başarı basamaklarını hızla tırmanmalı.

DÖRT DÖRTLÜK KADIN ARANMIYOR
Ama bu özellikler 2000'li yıllarda artık bir erkeği cezbetmek için yeterli olmuyor.
Çünkü görücü usulü tanışmalar bitti.
Evlenmek için hanım hanımcık ya da dört dörtlük kadın aranmıyor. Aynı şey kadın için de geçerli. Dış görünüşe göre erkek seçtiğimizde, parasına, kariyerine, yakışıklılığına ya da arabasına önem verdiğimizde yanıldığımızı görüyoruz.
Öyleyse bir kadının hanım hanımcık ya da güzel olması erkeği âşık etmeye yetmiyor. Oysa toplum ve anne babalarımız, bizleri buna ikna ederek büyütüyor. Tabii ki yanılıyoruz.
Hislerimizi geliştirmeye fırsatımız olmuyor.
Karşımdaki otantik kadın, hoşlandığı erkekle yatağa hızlıca atlıyordu. Açık fikirli ve yürekli bir kadından daha cazip ne olabilirdi? Ama ne yazık ki her zaman söylediğim gibi, erkeğin kalıcı olması için iyi bir seks de yeterli değil. Bu bir erkeği bağımlı yapabilir ama âşık etmesi mümkün değil.
Erkekler, kadından farklı yaratılmışlardır. Duyguları vardır ama onları canlandıracak bir güce ihtiyaç duyarlar. Güzellik ve dış görünüş sadece bir yere kadar uyarıcıdır. Kısa vadelidir.
Biraz daha derin olanlar, kadının onlara bazı duyguları hissettirebilmesini ister.

HEYECAN, MERAK, ŞEHVET VE ŞEFKAT
Mesela heyecan... Adrenalin. Mesela merak... Gizem. Mesela tutku... Şehvet.
Ve şefkat... Biz kadınlar hanım hanımcık durduğumuzda, bu konuda bir çaba harcamadığımızda, başlangıçtaki heves zaman içinde yok oluyor. Erkek bedenini bir enstrüman gibi değerlendirin. Belki de bir gitar... Telleri var ve sizin kullanım şeklinize göre hoş melodiler de çıkarabilir, berbat sesler de. Aynı şey kadınlar için de geçerli. Erkek de kadına "Seni seviyorum," mesajları, iltifatlar, beğenilme ve arzulanma duyguları vermeli. Onlar bunu yapıyor. Oysa pek az kadın, erkeği "Seni seviyorum,"larla ya da ilgi göstererek tavlayamayacağını bilir.
Onun yerine heyecan, merak, şehvet, şefkat uyandırabilmelidir. Otantik olmalı ve kendi ruhunu saklamamalıdır. Ondan utanmamalı, özgürce ifade edebilmelidir.
Bundan daha seksi bir şey yok...
Sevgili hanımlar, eğer bunları yapamayanlardansanız, hemen bir meditasyon çalışmasına başlayın.
Sevdiklerinizin sol gözlerine bakarak odaklanın ve içinizden şunu geçirin: "Beni sevdiğini biliyorum. Ve ben de seni seviyorum," Bu, doğru aşkı bulabilmeniz için ilk çalışmadır.