Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Quo vadis İstanbul?

Başlıktaki söz latince 'Nereye gidiyorsun?' demek. Roma tarihi ve Hıristiyanlığın ilk günleri üzerine bir roman ve ondan çekilen filmle belleklere yerleşmişti. Gerçekten de soruyorum: İstanbul, nereye? Sevgili kentimiz almış başını, hangi meçhul akibete doğru önlenemez biçimde koşuyor? Bunu en çok geçen haftasonu Beylikdüzü'ndeki kitap fuarından dönerken düşündüm. Hıncal uzun uzun anlattı gerçi, ama ben de ekleyeyim. Cumartesi akşamüzeri imzadan çıkınca, binanın yanıbaşından geçen E-5 yoluna çıkmamız tam bir saat sürdü! Düşünün, daha trafiğe çıkmamışız bile... Anayola girmemizi sağlayacak altgeçit kapalıydı, yüz metrelik bir yol üç şeritten tek şeride iniyordu, toprak yığılı bir inşaat alanından geçiyor ve birden kendinizi cehennemi bir trafiğin aktığı anayolda buluyordunuz... Allah korusun! O akşam korudu, ama hep korur mu? Oysa o yöredeki inşaatlar almış başını gidiyor. Maşallah, selvi boylu gökdelenler, koca koca siteler mantar gibi yerden fışkırıyor. İnşaat gerçekten de Türk ekonomisinin motoru, inşaatçılar da artık günün (reklam) yıldızları. Karşı çıkmak mümkün mü? Ayrıca tüm daireler anlaşılan kapış kapış gittiğine göre, alan razı satan razı. Çarşaf gibi site ilanlarıyla sayfalarını ve kasalarını dolduran gazeteler ise dünden razı. Ne denir? Sanırım İstanbul'un makul ölçüde büyümesine, insanların daha modern ve konforlu yuvalara kavuşmasına ve kentin zaten önlenemez gelişmesine karşı çıkmadan, en azından şu söylenebilir ve de söylenmeli. Onca siteye, inşaata ve gökdelene yetecek umumi alanları da düşünemez misiniz? Okul ve hastaneden yeşil alanlara, oyun alanlarından halı sahalara? Gözlerimizin biraz dinleneceği, ruhumuzun biraz huzur derleyeceği boşluklar bırakamaz mısınız? Her karış toprağı illa da ranta dönüştürmek şart mıdır? Ve de, bunca yerleşime yetecek yolları neden düşünüp zamanında yapmazsınız? Bakınız, koskoca dev Olimpiyat Stadı'nın hâlâ yolu yok! Öyle bir tesiste maç yapılamıyor, 40 yılda bir konsere gidenler perişan oluyor. Bakalım Seyrantepe'deki yeni stadın yolları nasıl olacak? Yepyeni bir Kongre Merkezi inşa edersiniz, varolan bağlantı yolunu bile iptal edip, üç büyük salonu tek bir çıkmaz yola bağlarsınız. İnşaattaki dinamizm, hız ve heves yollarda katiyen yok. Çünkü biri para getiriyor, öbürü masraf gerektiriyor. Ama biri olmadan da öbürü olamıyor. Bunu dünyada bir tek biz Türkler anlamadık! Bu arada şunu da ekleyeyim: Artık TÜYAP fuar alanı İstanbul sayılmaz. Orası bir başka şehir. O açıdan, tüm o fuarlar orada kalsın, çevreye hizmet versin. Ama asıl kent için daha merkezi yerler bulunsun. Bu artık şart gözüküyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA