Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SELAHATTİN DÖNMEZ

Dünyada obezlerin sayısı zayıfları aştı

Obezite çoktan bir dünya sorunu haline geldi, salgın gibi yayılıyor. Çözümü ise işlenmiş gıdalardan uzuk durup taze sebze tüketmekte...

İngiltere'de Imperial College London Üniversitesi tarafından yapılan araştırma Lancet dergisinde yayınlanınca, obezitenin salgın bir hastalık gibi yayıldığını daha iyi anlamış olduk. Araştırma dünya çapında 186 ülkede, 1975 yılından 2014 yılına kadar şişmanlık sıklığını değerlendiriyor ve sonuçta bugün geçmiş yıllara nazaran obezitenin erkeklerde üç, kadınlarda iki kattan fazla arttığı bildiriliyor. Ayrıca elde edilen bulgulara göre, 1975 yılında dünyada 105 milyon obez kişi varken 2014 yılında bu sayının 641 milyona dayandığı görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü 2025 yılında obezite sıklığı hedefinde 2010 yılını aşmamayı öngörmüştü. Oysa araştırmayı yöneten bilim adamları Dünya Sağlık Örgütünün bu hedefine ulaşma olasılığının hızla artan şişman kişi sayısı ile değerlendirildiğinde "sıfıra yakın" olduğu görüşünü ortaya atıyor.

SEBZE TÜKETİMİNİ ARTIRIN
40 yıl öncesine bakıldığında Imperial College London Üniversitesi bilim adamlarından Prof. Majid Ezzati; düşük kiloluların obezlerden iki kat fazla olduğu dönemden obezlerin zayıfların sayısından fazla olduğu döneme geçtiğimizi, hükümetlerin obezite politikalarını uygulamada daha fazla teşvik edici yaptırımlara yönelmeleri gerektiğini söylemişti. Obezite salgınından korunmak ve şişman insanların sayısını azaltmak için Ezzati, taze sebze üretiminin artırılması, sebzeye ulaşımın kolaylaştırılmasını ve fiyatlarının ucuz tutulması gerektiğinin altını çiziyor. İşlenmiş sağlıksız yiyeceklerin fiyatlarının artırılmasının mecburi olduğunu söyleyen Ezzati; eğer bu şekilde beslenmeye devam edilirse dünyanın obezite krizinin altından kalkamayacağını da ekliyor.

ORTAK ÇÖZÜM LAZIM
İngiltere, bu araştırmaya göre Avrupa'da vücut kitle indeksi açısından 3. yüksek popülasyona sahip ülke olduğu için sağlık politikaları açısından değerlendirdiklerinde; tek bir çözümün olmadığını, obeziteyi artıran pek çok faktörün değerlendirilerek hükümet, sektör, üniversitedeki yetkililer ve toplumun bireylerinin birlikte yol alması gerektiğini vurguluyor. İngiltere'de obezite ile mücadeleden sorumlu Sağlık Bakanlığı'nın Halk Sağlığı sözcüsü Jamie Blackshaw yaptığı açıklamada obezitenin ulusal sağlık sistemine maliyetinin 6 milyar sterlinden fazla olduğunu söyledi.

OBEZİTEDEN KORUNMAK İÇİN PRATİK 10 ADIM
1.İşlenmiş tüm yiyecekleri hayatınızdan çıkarın. Bu yiyecekler çeşitlerine göre fazla doymuş yağ, rafine edilme işlemine bağlı olarak besleyici besin bileşenlerinden fakir ve sadece basit şeker içerdiği için şişmanlamayı kolaylaştırır. İşlenmiş yiyecekler yerine doğal rafine edilmemiş besinleri mutfağınıza sokun. 2. Tüm besin gruplarını gün içinde öğünlerinizde bulundurmaya özen gösterin. Yağlı yiyecekler yerine sebzeler, tereyağı, krema ve kaymak gibi doymuş yağlar yerine ceviz, badem gibi yağlı tohumları, bisküvi, kek gibi hamur işleri yerine meyveleri, yağlı etler yerine derisiz beyaz etleri tercih edin. 3. Alkol, tatlı ve sigaradan uzak durun. 4. Cips gibi trans yağ asidi içeren tüm sağlıksız yiyecekler yerine kuru baklagilleri tüketin. Kuru baklagiller ara öğünlerde de yenilebilecek sağlıklı atıştırmalıklardır. Nohut, yeşil mercimek gibi besinleri haşlayın ve fırınladıktan sonra atıştırmalık olarak tüketin. 5. Hazır meyve suyu, kolalı, asitli şekerli ve tatlandırıcılı içecekler yerine doğal maden suyu için. 6. Her öğünde, yemek boyunca ve gün içinde bol su için. 7. Haftada üç veya dört kere tempolu uzun yürüyüşler yapın. Yürüyüşlerinizin açık havada veya koşu bandında doğru eğimde ve düzeyde olmasına özen gösterin. Her gün en az 15 bin adım attığınızdan emin olun. 8. Aromalı, kremalı, şekerli kahve, şekerli çay ve gün içinde çikolata gibi tatlı alışkanlığınızdan vazgeçin. Onun yerine sade kahve, sade çay, bitkisel çaylar ve kuru meyveleri tüketin. 9. Peynir, yoğurt, süt ve ayranı beslenmenizden asla çıkarmayın. Bu besinler süper yağ yakıcı, kalp hastalıkları ve diyabetten koruyucu, kolon kanserini önleyici ve yağ depolanmasını önleyici besin bileşenlerini içerir. 10. Doyana kadar sebze tüketin. Sebzeler sizi obeziteden koruyan en değerli besinlerdir.

GÜNÜN SAĞLIKLI TARİFİ
"Muzdan dondurma mı yapılır?" demeyin. İşte kalorisi oldukça düşük ve içine başka hiçbir şey katmadan zevkle yiyebileceğiniz muzlu dondurma tarifim geliyor. Malzemeler: 2 adet büyük boy muz Yapılışı: Muzları ince dilimler halinde kesip tabağa birbirlerine değmeyecek şekilde dizin ve derin dondurucuda 3-4 saat bekletin. Sonra donmuş muzları mutfak robotundan yavaşça çekin. Dondurma kâsesine dondurma kaşığı ile servis edin.

GÜNÜN BİLİMSEL NOTU
Balın kristalleşmesi kalitesini belirleyen bir faktör müdür? Kesinlikle hayır! Tüketiciler bal ile ilgili kalite sorgulamasında üzerinde durduğu konulardan biri kristalleşme konusudur. Üreticiler arasında bile balı kristalize olmayan bir üretici, balı kristalize olmuş üreticiden hilekar gibi söz edebilmekte ve kendi balında kristalleşme olmadığı için hakiki balın da kristalize ya da farklı bir deyişle şekerleşme yapmayacağını söyleyebilmektedir. Bu kargaşalar da tüketicide şekerlenmenin doğal olarak balın kristalize olma özelliğinden farklı bir özellik olduğu kavramını algılatmakta, kalite açısından değersiz bal olarak görülmesini düşündürmektedir. Açıkçası bal esas olarak yapısında glikoz ve früktoz gibi vücudumuz için gerekli sağlıklı şeker türlerini barındıran doğal bir besindir. Bu şekerler aynen meyvelerde de bulunan, hazmı kolay ve karaciğeri de yormayan karbonhidrat türleridir. Doğal besin olan balda bulunan glikoz ve früktoz mısır nişastasının endüstriyel ortamda parçalanması ile elde edilen ticari ürün olmadığı için insan sağlığı açısından da bir zararı bulunmamaktadır. Kristalleşme glikozun olduğu her alanda gerçekleşebilir. Kristalleşme balın yapısındaki su oranı düştükçe doyma noktası üzerinde olan glikoz molekülünün su ile birleşmesi sonucunda oluşan bir değişimdir. Kristalizasyon ile balın kalitesi arasında hiçbir ilişki bulunmazken, balların sadece kendi fiziksel yapıları ve bulundukları koşullara göre farklı zaman ve sürelerde bu şekerleşmeyi yaşayabileceği ya da hiç yaşayamayacağı durumudur. Balın kristalleşmesinde balda bulunan glikoz ve su oranı önem kazanır. Glikoz artar ve su oranı düşerse şekerleşme olayı da hızlanır. Ballarda bazı türler hiç şekerleşmezken bazıları da daha petekteyken şekerlenir. Balda kremamsı ya da iri şeker tanesi şeklinde kristalleşme doğal fiziksel bir olaydır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA