Türkiye'nin en iyi haber sitesi
DİLEK GÜNGÖR

Başkanlık orta gelir tuzağından kurtarır

CNR Holding’in patronu Ceyda Erem, devletin orta gelir tuzağından kurtulmak için daha proaktif olması gerektiğini belirterek, “Orta gelir tuzağını aşıp yeni kalkınma hikâyesini gerçekleştirmek için güçlü bir yönetişim gerek” dedi

16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumu öncesinde iş dünyası da cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin artılarını ve eksilerini masaya yatırıyor. CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, Prof. Dr. Birol Kovancılar ve Doç. Dr. Buğra Özer'e "Türkiye'de başkanlık sistemi ve ekonomik performans" başlıklı rapor hazırlattı. Erem ile raporda öne çıkan başlıkları ve yeni sistemin ekonomiye etkisini konuştuk.

Türkiye yeni bir sistemi oylamaya hazırlanıyor. Bu sistemin ekonomiye ne faydası olacak?

Türkiye yıllarca koalisyon hükümetleriyle yönetildi. O dönemde ekonomik büyüme performansı diğer ülkelere göre ortalamanın da altında seyretti. Tek başına iktidar döneminde büyüme ivme kazandı. Ancak 50 yıl sonunda yani 2005'te yüksek orta gelir kategorisine yükselen ülkemiz bir süredir orada. Orta gelir tuzağının nedenlerinin başında, eğitim ve kurumlarının kalite düşüklüğü, yetenek ve beceri düzeyinin yetersizliği ya da devletin yetersizyanlış uygulamaları geliyor. Devletin bu tuzaktan kurtulmak için proaktif bir rol oynaması gerekir.

Bu proaktiflikten kastınız nedir?
Türkiye'nin orta gelir tuzağını aşması için yapılacak tüm dönüşümleri ancak ve ancak "güçlü yürütme" ve "güçlü liderlik" kurumu sağlar. Güçlü bir lider ulusal dönüşüm stratejisinin uygulanmasını sıkı sıkıya takip eder. Gerektiğinde acil değişikliklere gider ve koordineli dönüşüm sağlar. Bana göre, yeni sistem bu ihtiyaçları karşılayacak, parlamenter rejimden çok daha etkin ve uzun vadeli bir perspektif sunacak, ülkenin ihtiyaç duyduğu "güçlü ve proaktif liderliği" de sağlayacak bir sistem. Yeni sistem ekonomide istikrarlı bir yönetime yol açacak. Hükümet krizleri ortaya çıkmayacağı için koalisyon sorunu da olmayacak. Türkiye'nin orta gelir tuzağını aşıp, reel ekonomi odaklı bir kalkınma hikâyesini gerçekleştirmek için güçlü bir yönetişim ve koordinasyon gerekiyor.

SORUMLULUK YENİ SİSTEMLE SAĞLANIYOR
Bazı kesimler "Parlamentonun işlevi bitecek" diyor. Hazırlattığınız raporda böyle bulgular var mı?
Aslında parlamenter sistemde bir sorumluluk sorunu var. Çift başlılıktan dolayı Cumhurbaşkanlığı makamının sorumluluk olgusu müphem durumda. 1982 Anayasası Cumhurbaşkanlığı'na büyük bir yetki listesi verse de makamın neye ve ne şekilde hesap verebileceğine dair bir bulgu yok. Yeni sistem ise sorumluluk ve hesap verebilirlik sorunlarını bertaraf edecek. Parlamenter sistemler yapısal reformlara rağmen ekonomik performansı negatif etkileyip, mali disiplini bozabiliyor. Üstelik erken seçim imkânının varlığı iktisat politikalarını etkiliyor. Keza koalisyon hükümetleri de kamu harcamalarını artırıyor. Son dönem hariç geçmişte parlamenter sistemin uygulandığı dönemlere bakın. Hantal devlet, bütçe açıkları, kronik enflasyon ve ekonomik krizler... Bir de başkanlık sistemi uygulayan ülkelerin ekonomik performansına bakın.

BÜROKRATİK OLİGARŞİ KALKAR
Siz iş dünyasının içindesiniz. Mevcut sistemde tıkanıklık yaşıyor musunuz?
Elbette sadece ben değil birçok kişi yaşıyor. Bürokratik oligarşi içinde kayboluyorsunuz. Yukarıda karar verilen bir konu bürokraside tıkanıyor. Aralarında hiyerarşik bir ilişki olmayan uygulayıcı birimler ve bakanlıklar arası koordinasyonda sorunlar yaşanıyor. Ekonomi yönetiminde zaman zaman yaşanan bu çok başlılık acil önlemlerin alınmasında gecikmelere neden oluyor. Klasik bürokratik çatışmalar ve dirençler sizi yoruyor. Bu da iş dünyasının yatırımlarına ve yaratacağı istihdama yansıyor. Halbuki adına ne derseniz deyin, iyi işleyen bir başkanlık sisteminde ekonomi politikaları belirlenirken danışman grubu ve komisyonlarda ciddi müzakereler yapılabilir. Oluşturulacak bir beyin takımı oradan çıkan sonuçları başkana anlatabilir ve sorunlar hızlı çözülür.

PARLAMENTER SİSTEMİN PERFORMANSI
Hazırlanan raporda Türkiye'de parlamenter sistemin ekonomik performansı da rakamlarla ortaya konuldu. Buna göre, Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik performansı 1980'den önceki 100 yıl boyunca ortalamaya yakın. Türkiye diğer ülkelerle kıyaslandığında kötü bir ekonomik büyüme performansı sergilemese de 20'nci yüzyılın ekonomik mucizelerini üreten ülkelere de yetişemedi. Son yarım yüzyılda iktisadi mucize yaratan ülkelerde kişi başı gelirde artış hızı yüzde 5'in üzerinde kalırken, Türkiye'de son 200 yılın hiçbir döneminde artış hızı yüzde 5'i yakalayamadı. Raporda, "Yüksek büyüme performansının gösterilememesi ve gelirin yükselmemesinin birçok nedeni olmakla birlikte siyasi rejim ve yönetim yapısının da önemli etmenlerden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Parlamenter sistemin ekonomik çıktıları ve performansı düşük olmuştur. 1950'lerden sonra zayıf koalisyonlar, ekonomik krizler, askeri darbeler, düşük büyüme Türkiye'yi potansiyelinin altında bir ekonomik performansla karşı karşıya bırakmıştır" denildi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA