Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Canlı tarihin ölümü

Tarih 21 Kasım 2004... Pazar. Uşak'ın Ulubey ilçesinin, Çardak köyünden, 90 küsur yaşındaki, emekli veteriner teknisyeni, canlı tarih Mehmet Ünal erkenden kalktı.
İlk işi SABAH gazetesini almak oldu.
"VİTRİN sayfasını" açtı.
"Aşıklar diyarında bir canlı tarih" diye başlayan "kendi yaşam öyküsünü" okuyunca...
Gözyaşlarını tutamadı. Ve dudaklarından şu sözler döküldü:
- Allah'ım, canımı alabilirsin... Demek bu yetim Memet'i de takdir eden çıkıyormuş... Gayrı ölsem de gam yemem.

***
Mehmet dede yaşlıydı ama... Toprağa sağlam basıyordu. Yürüye yürüye gazete bayiine gitti:
- Yavrum, SABAH gazetesi ver.
- Mehmet dede, az önce aldın ya.
- Yavrum, gazete beni yazıyor.
Gazete bayii işi gücü bıraktı. Başladı "Mehmet dedenin hikayesini" okumaya:
- ..... 2 Eylül 1922 sabahı Yunan müfrezeleri, Atatürk'ün askerlerinden kaçarak, vatanı terk ediyorlardı... Köyümüzü ateşe verdiler... Harman yerini yaktılar.

***
Mehmet dede o gün "tam 20 gazete " aldı.
"Bayi, bayi" dolaştı.
"Okudunuz mu, gazete beni yazıyor" diye duyana, duymayana, eşe, dosta, konu komşuya haber verdi.

***
Mehmet Ünal'la Uşak'ta, Vali beyin odasında konuşmuştuk... Bizi Uşak valisi sanmıştı.
Uzun uzun onu dinlemiştik. Yunanlılar yakarak, yıkarak köyü terk ettikten bir süre sonra, uzaktan "atlılar" görünür.
Köylü "yine Yunan geliyor" diye sağa sola kaçışırken...
Atlı askerler borazan çalarak yaklaşırlar:
- Kaçmayın kardaşlar... Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz.
Köyde herkes askerlere sarılır, onlara su getirirler. Atların ayaklarını öperler. Askerler der ki:
- Çekilin, bizi yoldan alıkoymayın... Varıp, bir köyü daha Yunan'dan kurtaralım.

***
Mehmet'in annesi, askerlerden birine "bir tas ayran" uzatır.
Kan ter içindeki asker, ayranı başına dikeceği sırada fark eder ki, "ayranın içinde saman çöpü" var.
Bir an duraklar. Yaşlı kadın der ki:
- Yavrum, ayranın içine saman çöpünü mahsus koydum... Ter içindesin... Soğuk ayranı birden içersen, hasta olursun... Yavaş yavaş istedim.

***
Mehmet Ünal "şehit çocuğu."
Babası Çanakkale savaşına gittikten 3 ay sonra o doğmuş.
- Babamı hiç görmedim... Çocuktum, Yunan geldi... Sonra Mustafa Kemal Paşa bizi kurtardı... Vatanı kurtardı... Hepimizi okuttu... Adam etti... Okumak gibisi var mı?.. Yaşasın Cumhuriyet.

***
21 Kasım'dan bu yana Mehmet dede gelene, gidene "kendisi ile ilgili yazımızı" gösterip, durdu.
"Tarih kurumlarından... Tarih vakıflarından... Üniversitelerden" dedeyi ziyaret etmek, anılarını "banda kaydetmek" isteyenler oldu.
Ama "bunlar gerçekleşemedi." "Yaşam öyküsünü" yazmamıza çocuklar gibi sevinen, "artık ölsem de gam yemem... Gözüm açık gitmem" diyen "Uşaklı baytar Mehmet", 2005'i göremedi.
Aralık ayının sonunda, 2005'e girmek üzereyken akşam saat 19.00'da, kronik kalp yetmezliğinden vefat etti.
Elinde gazete, yüzünde ise bir gülümseme vardı. Nur içinde yat dede.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA