Ankara buz gibi.
Karlar erimedi.
Sisten uçaklar kalkmıyor.
İzmir'de ise "sanki bahar başlıyor."
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli'yi dün İzmir'de bulduk... Bahçesine fidan dikmekle meşguldü.
"Hocam" dedik:
- Fidan dikmeye biraz ara verin... Sizinle konuşacağımız önemli bir konu var.
Hoca sandı ki ekonomi konuşacağız.
Ve daha biz sormadan "ekonomiye giriverdi."
- Hayır hocam hayır... Konu başka... Ve sizin çok iyi bildiğiniz bir konu.
- Nedir?
- Başörtüsü, türban.
Pakdemirli başladı gülmeye.

***

"Böyle bir konuyu" neden başkasıyla değil de Prof. Pakdemirli ile konuştuğumuza gelince...
Fıkrayı bilirsiniz.
Adam damdan düşmüş.
Biri demiş ki "hemen hastaneye götürelim."
Öteki demiş ki "yerinden kaldırmayalım, hemen bir doktor çağıralım."
Beriki demiş ki "korkmuştur, hemen su içirelim."
Adam başını doğrultmuş:
- Siz en iyisi damdan düşen birini bulun... Benim halimden en iyi o anlar.

***

Pakdemirli üniversitede hocaydı. (Hala hoca)
Özal'ın yakınıydı.
Eşinin başı kapalı.
Ve başörtüsü-türban konusunda çok anısı var, "anlatacağı çok hikâye var."