Bu gidişle Tuzla'da daha "çoook" kaza olur.
Daha "çoook" insan ölür. 2 kere 2'nin 4 ettiği ne kadar kesinse, Tuzla'nın "ölüm tarlası" olmaya devam edeceği de o kadar kesin.
***
1985'te "1 kişi" ölmüş. Boru patlamış.
"Tokatlı" Şükrü Güleç can vermiş. 1992'de "7 kişi" ölmüş.
2'si "yine Tokatlı." Ve 2 Tokatlı'nın soyadı yine "Güleç."
***
Bingöllü Erkan Alasan "seyyar lambayla çalıştırılırken..."
1996 Ağustos'unda "elektrik çarpmış... Ölmüş."
Aynı yılın kasım ayında "gaz temizliği yapılmadan söküm işlemine geçilince..."
Patlama olmuş, Tuncelili Hüseyin Polat can vermiş.
***
Zonguldaklı Yaşar Yavuz.
Kastamonulu Tuncay Yanık. Sivaslı Salman Gürpınar. Diyarbakırlı Fırat Durudeniz. Ağrılı İbrahim Dursun. Karslı Subutay Soysal. Çorumlu Mustafa Baltacı.
Kimimin üstüne "vinçten demir düşmüş." Kimi "yanarak ölmüş."
***
Galiba "tek gerçek" var:
"Gücün olacak, paran olacak, arkan olacak."
Onlar "Tuzla şehitleri."
Güçsüz, parasız, arkasız.
Onlar "garip."
Boşuna dememişler "ölüm de garibe, zulüm de garibe."