Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Bebek Belediye

Başbuğ dedik de aklımıza geldi... Türkeş'e "Son zamanlarda... 12 Eylül'den sonra" Başbuğ denilmeye başlandı.
Daha önceleri "Albayım" diye hitabedilirdi. Madem konu müzikten açıldı... Öyleyse... Zaman tünelinden "Türkeş'li ve müzikli" bir anı.
1970'li yıllardı... MHP'nin İstanbul'da "Mali müşavirlik" yapan bir il başkanı vardı: Zeki Erol.
Zeki Bey bir gün "Türkeş'i dinlendirmek... Eğlendirmek... Siyasetin geriliminden uzaklaştırmak" istedi:
- Albayım... Sevim Çağlayan yarın Bebek Belediye Gazinosu'nda programa başlıyor... Gidip dinlesek.
- Nasıl olur?... Gazeteler basar... Ülkücü camia ne der?
- Albayım... Gereken önlemleri aldık... Gazinoya gazeteci girmeyecek... Bizim camianın haberi olmayacak.
Ertesi akşam Bebek Belediye'ye gidildi.
Alparslan Türkeş... İl Başkanı Zeki Erol... Medya ilişkilerinden sorumlu Genel İdare Kurulu üyesi Yaşar Okuyan... İstanbul il yönetiminden Avukat Mustafa Tünaydın.
Dönem, Sevim Çağlayan'ın "Şahane kadın" olduğu dönem.
Sevim Çağlayan, sahnenin en önündeki masada oturan Türkeş'i görünce heyecanlandı... Ayağı, eteğine takıldı... Ve düştü.
Kötü düşmüştü... Ayağı kırılmıştı.
Hemen ambulans çağrıldı... Sevim Çağlayan hastaneye kaldırıldı... Türkeş, hastaneye çiçek yolladı.
Aradan bir gün geçti... Gazetelerde manşet... Hem de resimli.
"Türkeş... Gazino... Sevim Çağlayan... Sanatçının düştüğü an... Ambulans... Bütün ayrıntılar."
"Ülkücü camia" bozuldu... "Türkeş'in gazinoda ne işi var" diye.
Türkeş bozuldu... "Hani gazinoda gazeteci olmayacaktı" diye.
Gerçekten de... Gazinoda gazeteci yoktu... Tüm önlemler alınmıştı.
Ama gazinonun fotoğrafçısı, çektiği fotoğrafları "Gazetelere satmıştı."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA