Kitap fırlatan milletvekilinin, Meclis Başkanı'ndan bir "Talebi" vardı.
Cemil Çiçek'e "Bazı sorular" soruyordu.
Bu soruları "Kürsüde seslendirmek" istiyordu. "Talebi" karşılanmayınca da...
Öfkesine hâkim olamadı...
Anayasa ve İçtüzük kitabını fırlattı.
Ancak... "Hedefi tutturamadı."
Cemil Bey'le bunları konuşurken... Dikkat ettik...
Yüzünde en ufak bir kızgınlık ifadesi yoktu... Bizi dinlerken tebessüm ediyordu.
Söz "Talepten" açılınca...
Başkan uzun uzun "Talep konusu üzerinde" durdu:
Türkiye'de belli makamlardan bir talepte bulunanlar, makamın yetkilerini düşünmeden taleplerini dile getiriyorlar.
Talepleri yerine getirilmeyince de... Kızıyorlar...
Tepki gösteriyorlar.
Oysa... Her konuda kural belli... İşlem yapacak olan herkes o kurallara uymak zorunda...
Ben de Meclis Başkanı olarak kural neyse onu uygulamak durumundayım.
Meclis Başkanı mahallenin kabadayısı değil ki.
Herkes Meclis Başkanı'nı kendi politikasının bir parçası haline getirmek istiyor.
Ben ise hukukun bir parçasıyım.
Önüme bir konu gelince mevzuata bakıyorum.
Mevzuatta bir eksiklik varsa akademisyenlere danışıyorum...
Uzmanlara soruyorum...
Üniversitelerden görüş alıyorum.