Seneler önceydi... 1979... Viyana'ya gitmiştik.
Orada bir gençle tanıştık...
Gazeteciydi... Fırtına gibiydi... Evliydi... Ve işsizdi.
Bizim gazeteye de (Tercüman) Avusturya Temsilcisi gerekliydi.
Hemen işe başlattık.
Seneler içinde... Hürriyet'te, Milliyet'te, Anadolu Ajansı'nda çalıştı.
Çok başarılı işler yaptı.
Sonunda... Pek çok gazetecinin kaderi... İşsiz kaldı.
Teselli ederdik...
"Bu da geçer."
Acı acı gülerdi...
"Gerçekten geçecek mi?"
Gazeteci... Ali Haydar Yurtsever... Viyana'da...
Kanser... "Kader ağlarını örüyor." Can çekişiyor.