Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ALİ ERDOĞAN

Umutlar ve sorunlar...

Dünya Atletizm Şampiyonası'nı madalyasız geride bıraktık. 21 sporcu ile katıldık, dördü finalde yarıştı. 'Başarılı olduk' diyemeyiz. Çünkü madalyamız yok. Yine de Daegu'da 11 gün boyunca izlediğim yarışlarda ilerisi için umut veren sporcularımızı gördüm: Fatih Avan, Binnaz Uslu, Tuğba Karakaya...
Üç sporcumuz da branşlarında en iyi yaştalar. Bu isimlerin üzerinde durulur, atletlere gerekli destekler sağlanırsa madalyalar gelebilir.
Fatih Avan, kol ve bacak kas gelişimini artırmalı, biraz daha hızlı olmalı. Bunları yaparken de ciriti sevgilisiymiş gibi sevmeli, iyi bir kavis vererek atış yapmalı.
Binnaz Uslu, iki yılda iyi bir noktaya geldi. Kros koşan Uslu'nun engellide dünya yedincisi olması başarı. Ayağındaki ve baldırındaki sakatlık engellerdeki atlayışını biraz önledi. Ayrıca engel atlayışında yere basmada ve ataklarda zamanlamasını iyi yapamıyor. Bunları geliştirmeli.

TUĞBA HERKESİ ŞAŞIRTTI
Tuğba Karakaya, Dünya Şampiyonası'nda en çok konuşulan atletimizdi. Otoriteler bile şaşırdı Tuğba'nın finalde koşmasına. İlk kez bir final koşan Tuğba 1500 metrede çok şeyler yapabileceğini gösterdi. Ancak rakipleri arasında sıkışıp dış kulvara çıkmaya çalışınca da zaman kaybediyor.
Nevin Yanıt, Aslı Çakır Alptekin, Pınar Saka ve Eşref Apak hayal kırıklığı yarattı. Daegu'ya Avrupa Şampiyonu olarak gelen, gelmek zorunda kalan Nevin Yanıt en azından final koşmalıydı. Sezonun en iyi derecesini koşsa da 13'ün altına inmeliydi. Bunu başaramadı.
Her şampiyona sonrasında olduğu gibi yine "Eksikliklerimizi gördük. Bir dahaki şampiyonada başarılı olacağız" sözlerini duyacağız. Atletizmde iyi şeyler yapılıyor. Yıldızlar ve gençlerdeki başarının büyüklere çekilmesi şart. Bu başarısızlıkta antrenör ve sporcuyu suçlamak yerine onların sorunlarını çözmemiz gerekir.

ANTRENÖRLERİN SORUNLARI
Çoğu antrenör öğretmen veya kamuda görevli. Sporcuların bazıları da aynı durumda. Öğrenci olanlar da çoğunlukta. Ne yazık ki kafaları rahat değil. Bir kamp veya şampiyona için izin gerek. İki, üç günlerini izin almakla geçiriyorlar. Kamp ve şampiyona bittiği anda soluğu ya okulda ya da çalıştıkları kurumda oluyorlar. Dinlenmelerine fırsat verilmiyor. Öncelikle bu sorun çözülmeli.
Yabancı antrenörlere tanınan ekonomik imkanlar yerlilerden esirgenmese daha rahat çalışabilirler. Devşirme sporcuya karşı değilim. Dünya bunu yapıyor. Ama bizim devşirme sporcular nerede? Karin Mey Melis dışında hiçbiri Daegu'da yoktu. Ya biz iyileri devşiremiyoruz ya da devşirdiklerimiz bize ayak uyduruyorlar.

2012 ARTIK UZAK DEĞİL
Londra 2012 artık uzak değil. 11 ay kaldı. Önümüzde İstanbul'da Avrupa Salon, Helsinki'de Dünya Atletizm Şampiyonası var. 15 günlük bir dinlenme molası verildikten sonra, Daegu'yu unutarak ama ders çıkararak hazırlıklara başlamalıyız. Spor Bakanı Suat Kılıç sporu yeniden yapılandırıyor, genç, dinamik, sporu bilenleri göreve getiriyor. Bu yapılandırmada Kılıç'ın olimpik sporları ön planda tutması gerekir. Atletizm, güreş, halter, tekvando, yüzme kadar olimpik olmayan federasyonların bütçeleri var. 60'ın üzerinde federasyon var. Çoğunun ismi bilinmiyor. O sporu geliştirmek isteyen sponsorunu bulsun, kursun federasyonunu. Bu enflasyona "Dur!" demek gerek. Yoksa hep ders çıkarır, ders çalışırız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA