Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Hayat notları: Yaşama sanatı

İnsan 'yaşama sanatı'nın, sessiz öğrencisi. Yaşama sanatını örgütlerken, sessizliği sindirmek, kendimizi ve çevremizi kabullenmek, doğanın bize fısıldadığı çağrıları duyabilmek, yazgımız ile onu şekillendirenler arasındaki köprüyü doğru algılamak değerli. Çünkü 'yaşama sanatı', sezgilerimizle bütünleşen insanın hayatıyla yazdığı bir şiir gibi.

***

Günümüz, hayat kulvarlarında kendiliğinden oluşmuş 'bekleme' değil; 'bekleyememe salonlarıyla' dolu. Ruhlarımızın, gövdelerimizin önünde koştuğu bir çağda yaşıyoruz sanki.
Her şey o kadar hızlı ki; insanın 'beklemeye' tahammülü kalmadı. 'Bekleme' karalanan bir kelime oldu sanki. Zaman ile çıktığımız, çok yanıltıcı, sonlu bir yarış yaşıyoruz oysa.
***

Yaşam sanatı da, böylece uçup gidiyor avuçlarımızdan. Çünkü 'sanat' sabır ister biraz.İnsanın doğayı hissetmesini ister. İnsanın insanı hissetmesini ister en önemlisi. Televizyon dizilerinin artık 'taşeronlaştırdığı' hayatlar zinciri; 'beklemeyi' çoktan unuttu. Bir insanın bir insanı sevmesi ya da aşk gibi kavramların diziler üzerinden 'evlere servisi' gerçekleşir oldu.
***

Hayat plastikleştikçe; insanlar doğallığını yitiriyor gibi. İnsanın insanla iletişiminde; hep perde gerisinde bir 'hesap' havası. Ne söylenirse, ne elde edileceğinin sıradanlığı. İnsan 'yaşam sanatından uzaklaşan' bir gemide. Ne denizin farkında, ne bir geminin içinde olduğunun. Kendisinden uzaklaşıyor sanki. Araçların, amaç olduğu bir serüvende kulaç atıyor gibi.
***

Bazen ünlü Fransız düşünür, sosyolog Jean Baudrillard'ın (1929-2007) unutulmaz tarifiyle; "şeylerin asıl halleri" ile "şeylerin 'mış' gibi halleri" arasındaki o utanmayan çelişki; 'yaşam sanatını' kanırtarak, 'bayağı' olana yakınlaştırıyor ne yazık ki günümüzde insanı. 'Mış' gibi görünmelerin o 'dayanılmaz hafifliğinin' şemsiyesi altında insan, ıslanıp kalıyor çaresizce. İnsanlar bir giysi ısmarlar gibi; 'ısmarlama bir benlik' rüyası içine giriyor bu durumda. Oysa ne varsa, hepsi kendi içimizde. Yaşama sanatının bütün güzellikleri, kadim olan insanda. Bilgisi, düşleri, sevgisi, aşkı, mutluluğu, yaratıcılığı insanda. İnsana yakın ne varsa; inanç ile doğanın bize sundukları, uyum, güzellik, iyilik; yaşam sanatının yücelikleri; hepsi insanda.
***

Belki de 'yaşama sanatı' bir 'ufuk' gibi. Acaba ona yaklaştığını sandığında insan, uzaklaşıyor mu! İşin sırrı, 'bu sanata' sadece yaklaşmakta değil de; onun çabasını gösterme isteğinde mi?
Nasıl yorumlarsak, yorumlayalım; bazen 'belirsizlik' de, insan yaşamının gizemli anahtarıdır.
'Yolcu olmak', herhalde 'çıkılan yolun kendisi' kadar değerli. Yolcuyu, 'yola eşit kılar' bu.
***

İnsanlık, tanrısal dahiler yetiştirdi. Bunlardan biri de Fransız matematikçi, felsefeci Pascal'dı (1623-1662). Matematik dehası dışında Pascal, insan hayatını da, felsefesiyle yorumladı. Pascal, insanların kendi içlerine bakmaktan kaçındıklarını ve genellikle hayat boyu 'müşkül durumları ile yüz yüze gelmekten kaçmanın o nafile umuduyla' koşturduklarını öne sürdü.
***

Pascal, o çaresizleşen 'müşkül durumu'; "insanların ne zaman evrenin sonsuzluğunu hatırlasalar, kendi mutlak önemsizlikleriyle yüzleşmeleri" olarak açıklar yalın anlatımla.
Belki bu 'müşkül durum'; insanı iç güdüsel hızlı tüketim dünyasının gariban parçası yaparken, yaşam sanatının sakinliğinden de uzaklaştırıyor gibi. Aşmanın tek yolu galiba 'sevgi'.
***

Unutmayalım ki insan bu kozmosun biricik, eşsiz varlığı. İnsanı yüceltecek olan tek kavram koşulsuz sevgi. Sevgi, yer yüzü sırlarının 'usturlabı' çünkü. Sonsuzlukla insanı barıştıracak bir yer yüzü rüyası. İnsan, Şeyh Galip'in deyişiyle, "ateşten denizleri mumdan kayıklarla"; ancak 'sevgiyle' geçebilir galiba. Yaşama sanatının temel harcı da sevgi sadece.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA