BEŞİKTAŞ yönetimi ve taraftarı İsrail temsilcisi Maccabi Tel Aviv'e Türk misafirperverliğine yakışır bir tavır sergiledi. Yürekleri kor ateşi gibi yakan 9 Türk'ün acısının henüz küllenmediği, iki ülke ilişkilerin katip seviyesine indirildiği bir ortamda sporun gücü yine galip geldi. Tribünlerden yükselen sözlü protestolar ve Filistin sesleri dışında değil birinin burnu kanaması, en küçük bir korku yaşanmadı. Beşiktaş yönetimin verdiği yemek, Türk insanının gösterdiği hoşgörü umarım İsrailli siyasetçilere tarih sahnesinde defalarca yaşanan Türklerin misafirperverliğini hatırlatması açısından bir fayda sağlayabilir. Spor hakikaten büyük bir barış fırsatıdır. Faydalanmak isteyenler için spor en güçlü çözüm alanıdır. Yeşil sahaya dönersek... Beşiktaş zayıf rakibine acımadı. Beşiktaş maça üç önemli değişiklikle çıktı. Aurelio'ya orta sahada görev verildi. Fernandes daha ileriye alındı. Quaresma kaptan olarak çıktı. Bu değişiklikler içinde en çok, istediği pazubandı koluna takan Quaresma kaptanlığın hakkını verdi. Hırsı, asistleri ile maça damgasını vurdu. Aurelio, Quaresma'dan sonra maçın adamıydı. İlk golün asistini verdiği gibi bir de gol attı.
Daha da önemlisi orta sahaya dinamizm kattı.
İlk yarıdaki iki gole rağmen Beşiktaş ürkekti ve orta sahada garip bir durgunluk yaşayan Necip'in yerine Ernst'e ihtiyaç duydu. Beşiktaş ilk yarı oyunu daha çok kendi sahasında kabul etti ve deplasmanda oynar gibi gollerin arkasına sığındı. Ancak ikinci yarı Tel Aviv 2-1'i bulunca siyah-beyazlı takım kendine geldi ve zayıf rakibinin üzerine gitmesi gerektiğini hatırladı.

HEP BÖYLE OL Q7
Ve 5-1'lik net bir skor alarak gruplara önemli bir giriş yaptı. Tribünleri coşturdu.
Ama daha önemli olan takımın ihtiyacı olan kazanma hırsı ve coşkuya ulaşılmasıydı. Taraftar, tekmeye kafa koyarak golünü atan, yüreğiyle oynayan Egemen Korkmaz gibi oyuncuları sahada görmek istiyor. Quaresma'yı sadece pazubandı taktığında değil her zaman neşeli, sorumluluk sahibi ve etkili görmek istiyor.