Beşiktaş kongresinde sandığa atılan zarfların birinin içinden Baba Hakkı'nın Süleyman Seba'yı alnından öptüğü o tarihi resmin altına yazılmış bir mesaj çıktı: Çocukluğumun Beşiktaş'ını geri verin...
Siyah-beyazlı camia Süleyman Seba sonrası farklı bir yönetim anlayışıyla ve tarzıyla tanıştı. Kulübün ihtiyacı olan değişim ve gelişimi hayal eden camia 12 yıl boyunca iddialı söylemler, yıldız transferler ve yüksek harcamalarla renkli yönetim anlayışı sergileyen başkan ve kadrolarını iktidara taşıdı.
Bir anlamda; tribüne oynayan, popülist yönetim anlayışlarına her defasında geçiş veren kongre üyeleri Beşiktaş'ın 600 milyon lirayı aşan borcuna ve şikayet edilen bugünkü durumuna da ortak oldu. 12 yıldır her seçim döneminde "Çocukluğumun Beşiktaşını geri verin" diyen üyeler vardı. Ancak sesleri patırtı, gürültünün gölgesinde kaldığı için fazla duyulmadı. Şimdi duyulmasının daha anlamlı algılanmasının bir nedeni var! Çünkü Beşiktaş'ta bir devir kapanıyor. Zihniyet değişimi yaşanıyor. Geçmişle ve Beşiktaş'ın gerçeklerine dönme devri açılıyor.

KAN VE GÖZYAŞI
Özetle; yıldız transferler, renkli söylemlerle süslenmiş paranın gücünün hakim olduğu anlayışının yerine "Özkaynak ve yeniden yapılanma diyen Beşiktaş'ın gerçeklerini ortaya serip kulübü rayına sokana kadar "kan ve göz yaşı vaad eden" Fikret Orman anlayışı geliyor. Bugün mazbatasını eline alacak olan Orman yönetiminin "Ateşten gömleği" giydiğini ve işlerinin hakikaten çok zor olduğunu biliyoruz. Beşiktaş'ın borcu büyük, kısa vadede gelirleri de temlikli ancak birlik ve beraberlik sağlanabilirse büyük Beşiktaş camiası bu sorunları 1-2 yılda aşabilir.
Olimpiyat Stadı'nın soğuk atmosferine rağmen sahadaki tempo içimizi ısıttı. Son dönemde bu kadar keyif aldığım bir maç olmadı. İki takım oyuncularını da kutlamak gerek. Ancak Fernandes güzel futbolundan dolayı ayrıca alkışı hak etti. Siyah- Beyazlı takım Şampiyonlar Ligi şansını kovalamak istiyorsa biraz daha fazla motivasyona ve puana ihtiyacı var. Dün bu fırsatı değerlendiremedi.