Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Avrupa Birliği Türkiye'den ne bekliyor?

Referandum bitti ancak her türlü matematik mantığını boşa çıkaran ve tarihe geçmeye aday gariplikte denklemler sayesinde, aslında yüzde 42 oyun, yüzde 58 oydan daha fazla olduğunu ispat etmeye çalışanlar sayesinde referandum bir süre daha gündemi meşgul edecek.
Referandum sürecinde Avrupa Birliği (AB), siyasi tavır almak istemediği zamanlar başvurmaktan çekindiği bir girişimde bulundu. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yu, "Gymnich" toplantısına davet etti. Oysa bu toplantıya AB dışındaki aday ülkelerin davet edilmesi çok sıklıkla uygulanan bir yöntem değildir.
Adını ilk kez 1974 yılında Almanya'da düzenlendiği Gymnich Şatosu'ndan alan yarı resmi "gymnich" toplantılarının temel amacı, AB'nin işleyişi ile ilgili yasama gündemi dışına çıkabilmek, bir anlamda henüz AB politikalarının kesinlik kazanmadığı alanlarda iki gün süren bir beyin fırtınası oluşturmaktır. Altı ayda bir düzenlenen bu toplantılar genelde, dönem başkanlıklarının ortalarına denk getirilir, böylelikle dönem sonu ortaya çıkacak olan Başkanlık Sonuçları adlı belge açısından da bir anlamda genel prova görünümü taşır.

AB'nin mesajı çok net

Kimi AB üyesi dışişleri bakanları, Türkiye'nin birçok AB üyesi ülkenin toplamından fazla uluslararası ağırlığa sahip olduğunu söylediler. Türkiye ile mutlaka çok daha sıkı ilişkiler kurulması gerektiği, üyelik müzakerelerinin hızının her iki taraf açısından yeterli olmadığı belirtildi. Bir Gymnich toplantısı öncesinde, AB yetkililerinin nerede ise koro halinde böylesi bir Türkiye övgüsüne girişmeleri, özellikle de önemli bir referandumun arifesinde bunu yapmaları, AB'nin gönderdiği çok önemli bir mesaj olarak not edilmelidir. Avrupa Birliği yetkilileri, Türkiye'deki demokratik standartların yükseltilmesini ve Kopenhag siyasi kıstaslarının gelişmiş AB düzeyine getirilmesini arzu ediyor. Bunu referandumdan önce de söylediler, sonra da ifade ettiler, şimdilerde hala bu konudaki değişmeyen görüşlerini ikili toplantılarda Türk temsilcilerine karşı dile getiriyorlar.
Kasım ayının başlarında yayınlanacak olan İlerleme Raporu açısından da, bu gymnich toplantısı ve sergilenen tavır önemli bir ışık tutuyor. Referandumun AB konusunda çok ciddi bir ilerleme sağlayacağını savunarak muhalefetin tüm şimşeklerini üstüne çeken Başmüzakereci Devlet Bakanı Egemen Bağış da, AB standartlarında bir demokrasi için sergilediği kararlı tutumun halk tarafından bu denli geniş destek bulmasını Brüksel'de çok daha güçlü bir müzakere pozisyonuna çevirebilecek.

Demokratik Türkiye hedefi
Üyelik müzakerelerimizin aksaması, temel olarak Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile olan açmazdan kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra, asıl sorun, Fransa ve Federal Almanya'nın müzakerelerin üyelikle neticelenmesini istemediklerini siyaseten ilan etmiş olmaları. Her ikisi de, Türkiye'nin üyeliğinin AB'nin dengeleri açısından yaratacağı etkiden çekindiği için, "ortak kültür mirası" türü üstü örtülü "Müslüman nüfusu ağırlıkta büyük bir ülkeyi istemediklerini" hissettiren bir yaklaşım sergiliyor. Eğer demokratik işleyiş Türkiye'de standartların kabul edilemeyecek kadar altına düşseydi, zaten üyelik müzakereleri hiç açılmaz, açılsa dahi askıya alınırdı. O halde Gymnich öncesi bu kadar sitayişkâr bir tavır neden gerekti? Birincisi, AB yetkilileri, çok geniş bir çoğunlukla Türkiye'nin demokratik hukuk devleti işleyişini ileri götüren her adımın, AB içindeki Türkiye karşıtı görüşleri zayıflattığını düşünüyorlar. Bunda da haklılar. İkincisi, Anayasa değişikliklerinin demokratik anlamda ciddi bir iyileşme olduğunu düşünüyorlar. Bunda da Türk halkının büyük çoğunluğu ile aynı fikirdeler. Üçüncüsü, Türkiye'nin bölgesinde istikrar ihraç etme yeteneği, yumuşak güç olarak sivrilmesinin AB açısından önemini giderek daha fazla anlamış bulunuyorlar. Bölge ülkeleri de bu konuda AB gibi düşünüyor.
Bunlara giderek herkesi şaşırtan bir ekonomik performans ile uluslararası finans dünyasının (kredi kuruluşları hariç) desteğini de ilave ederseniz, Türkiye'de var olan büyük dinamizmin AB'yi nasıl etkilediği konusunda ciddi bir fikir edinirsiniz. Tabii yüzde 58 oyun, yüzde 42 oydan daha az olduğunu düşünmekte de serbestsiniz, burası (giderek daha da gelişen) demokratik bir ülke.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA