Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bekliyorum!..

Mersin'de alevlerin içine korkusuzca dalıp, küçük kızı kurtardıktan sonra ismini bile söylemeden kayıplara karışan "kahraman" ı yazacaktım. "Hayır işinin de, kahramanlığın da en kutsalı, gizlice yapılandır" diye söze başlayarak... Bekledim. Hülya Avşar'ın şişme bot üzerinde çekilmiş fotoğrafına atıfla "tripleks göbeğini kaşıyan kadın" edebiyatı yapacaktım... Bekledim. Sezen Aksu'nun, oğlu Mithat Can'a miras bırakmak için evindeki özel kasaya kilitlediği bestelerinden yola çıkıp, "Hırsızlara yol mu gösteriliyor?" diye soracaktım... Bekledim. İyi ki beklemişim... Mersin İtfaiyesi, "O kahraman değil, hırsızdır. Çocuğu biz kurtardık. Fotoğraflardaki adam ise bizim fenerimizi alıp kaçtı" açıklaması yaptı. Adam kahraman mı, hırsız mı hâlâ bilinmiyor. Hülya Avşar, "Botta fotoğrafı çekilen kadın ben değilim. Bir kere asla yeşil bikini giymem. Üstelik benim saçlarım daha kısa" diye açıklama yaptı. (Ayşe Özyılmazel kardeşimin bikini olayıyla ilgili köşesinde Avşar'a methiye düzdüğü gün) Sezen Aksu, meslektaşım Cengiz Semercioğlu'na demiş ki, "Ne kasası, nereden uyduruyorlar bunları? Haber değil, sanki senaryo yazıyorlar. Ben bestelerimi herkese dağıtıyorum. Kendi albümüme bile beste bulamıyorum..." Kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Kendi kendimize medyanın güvenilirliğini yerle bir ediyoruz. Tiraj ve reyting kaygısıyla "aceleye getirilen" yalan yanlış haberler yüzünden kan kaybediyoruz. Ne acıdır ki, 30 yıllık meslek yaşamımda şunu öğrendim: Gazetede ve televizyonda gördüğün her şeye inanma!.. Onun için yazmadan önce hep bekliyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA