Soru basit: Dizilerdeki aşk ilişkilerini bir geometrik şekille ifade etseydiniz ne çizerdiniz? Yanıtı da basit: Üçgen!.. Dizi aşklarını şöyle bir hatırlayın: Hepsi üç köşeli. Ya iki kadın bir adama, ya da iki adam bir kadına aşık. Her ilişki çatallı, her sevda yolu iki şeritli... Baş karakterin parmağı ağzında: "Ooooo, ya şundadır, ya bunda!.." Mübarekler aşk değil, tercihli ÖSS sorusu!.. a) Ahmet b) Mehmet c) Kararsızım d) Hiçbiri e) Senarist ne yazarsa... Bir aşkın değerli olması için ille de üçüncü bir şahıs mı olması gerekiyor? Ezel bu hafta bu soruya "Evet" dedi. Bölümün adı 'Üçüncü Şahıs'tı. Ali, merhum Bahar'ın anıları ile Azad arasında sıkışmıştı. Sonra "Ya iş, ya sevda" ikilemi arasında kaldı. Ezel zaten Eyşan ile Bade arasında pinpon topu. Kenan deseniz, boğazında Selma düğümüyle, Eyşan'a bakıp, yutkunuyor. Yani onlara göre aşkın, aşk sayılması için ille de üçüncü tekile ihtiyaç var. Ne diyordu Kenan o müthiş replikte? "Ben Ramiz'i düşünmeden, düşünemiyorum Selma'yı... Tıpkı Ramiz'in beni düşünmeden Selma'yı düşünemediği gibi..." Yıllardır tartışılır: "Aşk fiziksel mi yoksa kimyasal bir reaksiyon mudur?" diye. Orasını bilmem ama bazıları 'katalizör' (işlem hızlandırıcısı) kullanmadan yapamıyor galiba... Bu hafta anlayamadıklarım da vardı. Mesela Vur Kaç adlı barı neden sabahın köründe açıyorlar? Ne gelen var, ne giden. Bari şu lazeri, ışıkları, müziği filan kapatsınlar. Hiçbir şeyden olmasa, elektrik faturalarından batacaklar vallahi! Bir de markette çekilen sahneleri anlamıyorum. Temmuz, Azad'a markette saldırdı. Kaçınılmaz olarak raflardaki ürünler görünüp de reklam ihlali olmasın diye her taraf buzlandı. Sanki yer, market değil de Antarktika... Saldıran da Temmuz değil, kutup ayısı... Her taraf buz!.. Ve son bir not: Dizilerde öldürülecek çocuk kalmayınca, artık ana karnındakiler ortadan kaldırılmaya başlandı. Selma bir, Azad iki... Reyting canavarının 'doğum kontrolünden' anladığı bu olsa gerek!..