Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Tarihe Fransız kalmak

Önceki gece Muhteşem Yüzyıl'ı izlerken tarihin tekerrür etmesini nasıl da istedim. Osmanlı İmparatorluğu, Kanuni döneminde tüm Avrupa'yı tir tir titretiyor, o kralın tacını alıp diğerine giydiriyordu.
Daha birkaç bölüm önce Fransa Kralı I. Fransuva'nın annesi, Alman Kralı Şarlken ile yaptığı savaşta esir düşen oğlunun kurtarılması için Kanuni Sultan Süleyman'a acıklı bir mektupla yalvarıp yardım istemişti. (1525)

KANUNİ'NİN ADALETİ
Kanuni, Avrupa'ya adaleti getirmek için sefer üstüne sefere çıkmış, Mohaç'ta Macarları mağlup etmiş; ardından Almanya'nın içlerine kadar ilerlemiş ve Viyana'yı kuşatmıştı. Ama karşısındaki sözde imparatorlar, Kanuni ile meydan savaşı yapacak cesareti gösteremeyince; Kanuni geri dönmek zorunda kalmıştı.
Muhteşem Süleyman'ın Fransa'ya yaptığı en büyük iyilik ise kapitülasyon anlaşmalarını imzalayarak, Fransa'yı Almanya karşısında ekonomik açıdan güçlü kılmak oldu. Bu anlaşma sadece Kanuni'nin tahtta kalacağı süre ile sınırlıydı. Ama ayak oyunları konusunda mahir olan Fransızlar, anlaşmayı beş kez uzatmayı başararak, müstemlekesi olan diğer ülkelere layık gördüğü gibi, kendisine yapılan iyiliğin karşılığını, o ülkeyi yıllarca sömürerek verdi!.
Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda henüz Fransız parlamentosundaki utanç verici oylama başlamamıştı. Sonucu çoktan belli olduğu için beklemeye de gerek duymadım zaten.

ARŞİVLER UNUTMAZ
En zor döneminde hem askeri, hem ekonomik açıdan imdadına yetiştiğimiz Fransızlar, zaten kendi tarihlerine 'Fransız kalmak' ile ünlü değiller mi?
Cezayir'de tam teçhizatlı lejyonerlerin günahsız insanları nasıl kurşunladıkları hâlâ haber bültenlerinde yayınlanırken, Ruanda'da çevirdikleri kirli oyunlar hafızalardaki tazeliğini korurken, sözde Ermeni soykırımının avukatlığına soyunmaları ve bunu yaparken insanları düşüncelerinden ötürü hapse atacak bir uygulamayı gönül rahatlığıyla kabul etmeleri; mantıkla, izanla, adaletle açıklanabilir mi? 'Fransız öpücüğü' dedikleri bu olsa gerek!

DEVRAN DÖNER...
Bütün bu gelişmeler sürerken, dünkü Sabah'ın birinci sayfasındaki haber beni nasıl umutlandırdı anlatamam. Ekonomik kriz yaşayan AB'ye IMF üzerinden kaynak aktarıp yardımda bulunmak için Avrupa Birliği'ne iki önemli şart koşmuşuz! Yani bizi yıllardır arka bahçesinde bekleten AB, bizden yardım isteyecek duruma düşmüş...
Eee, etme bulma dünyası. Gün olur, devran döner... Sarkozy'nin annesinin Erdoğan'a mektup yazıp yardım dileneceği günleri de görür müyüz acaba?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA