Bu aralar kendimi fena halde Türk sanat müziğine verdim. Nerede bir konser, nerede bir musiki derneği toplantısı olsa, koşa koşa gidiyorum.
Cuma gecesi de Bakırköy Müzik Akademisi'nin kuruluş yemeği için Yeşilyurt Spor Kulübü'ndeydim.
Bugüne kadar pek çok musiki derneği toplantısına katıldım ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; hayatımda bu kadar seçkin, saygın ve nezih bir topluluğun bir araya geldiğine çok az şahit oldum. Eski İstanbul beyefendileri, şahane Cumhuriyet kadınları, önümde resm-i geçit yaparken, Türk sanat müziğinin icra edilen enfes eserleri de bu eşsiz ortama şahane bir fon oluşturdu.
Benim için geceyi anlamlı kılan en önemli özellik, çocukluğum ve ilk gençliğimin geçtiği Bakırköylü dostlarımla bir araya gelmekti. Derneğin başkanı, mahalle takımımızın ilk forma sponsorlarından Selçuk Kurt Ağabey (nam-ı diğer Selçuk Mobilya), derneğin kurucuları 40 yıllık dostum TRT sanatçısı Faruk Salgar ve musiki çevrelerinde adı 'Modern Çağın Itri'si'ne çıkan ağabeyi, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Şefi Fatih Salgar olunca, keyfim ikiye katlandı. Hele minik birer konser veren Melihat Gülses, Faruk Salgar, Bekir Ünlüataer ve Gizem Coşkun'un eşsiz nağmeleri de geceye karışınca, kelimenin tek anlamıyla 'mest' oldum. (Bekir Ünlüataer, bir 'Kalamış' patlattı ki, aman aman...)
Doktorlar, mühendisler, milletvekilleri, ev hanımları ve emeklilerden oluşan muhteşem koro her esere 'tam yerinden, usulünce ve makamınca' eşlik etti. Bana da ruhumun kirini, pasını notalarla çitilemek kaldı.
Bakırköy Müzik Akademisi bana göre başlı başına bir rehabilitasyon merkezi. Boş zamanlarınızda evde pineklemek yerine Türk sanat müziğinin mutedil dalgalarında 'mavi tura' çıkmak istiyorsanız, gidip kapılarını bir çalın derim...