Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kendine az gelen adam

Bu sütunlarda sadece tanıdığım, konuştuğum, kendisine ve hayatına dokunduğum insanların ardından taziye yazısı yazarım. Tarık Akan'a da 'dokunmuşluğum' var. Ama şöhret olmadan önce...
Benim çocukluğum ve gençliğim Bakırköy'de geçti. İstasyonun önündeki demir parmaklıkların üzerine tünerdi uzun boylu, yakışıklı genç. Okul çıkışı genç kızlar sırf onu görebilmek için demiryolu köprüsünün üzerinden defalarca gelip geçerdi. Çok iyi basketbol oynadığı, sahillerde cankurtaranlık yaptığı rivayet olunurdu. Bir ara da ağabeylerimin dükkanının bulunduğu pasajda bir parfümeri dükkanı açmıştı.
Arada bir kafasını bizim kapıdan içeri uzatıp "Bizde cereyanlar kesik, sizde var mı?" diye sorardı.
Sonra şöhret basamaklarını hızla tırmandı. Romantik komedi türünün ülkemizdeki en aranılan aktörü oldu.
Ardından kendi kendine yetmediğini fark etti. 12 Eylül'e karşı duruşunu, Yılmaz Güney filmlerinde rol alarak katmerlendirdi.
Sonra siyasi kişiliği, aktörlüğünün önüne geçti. Siyasi düşüncelerini sever ya da sevmezsiniz ama benim takdir ettiğim tarafı işte o 'kendi kendine yetmezliği'dir.
Tarık Akan isteseydi, Hugh Grant gibi hayatı boyunca avantür romantik komedilerde rol alıp sadece yakışıklılığına yaslanarak büyük paralar kazanıp zevk-ü sefa içinde gününü gün edebilirdi.
Yapmadı...
İnandığı devrimi, önce kendi içinde gerçekleştirdi. Ruhu şad olsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA