Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Ahmet Hakan’dan Anchorman olur mu?

Kanal D'de sunduğu ana haber bülteninin sadece ilk gecesine bakarak 'Olur' ya da 'Olmaz' demek, en hafifi tabiriyle insafsızlık olur. Zira İsmail Küçükkaya'nın FOX 'Çalar Saat'teki ilk günü daha dün gibi aklımda. Alnında biriken ter damlaları, pancar gibi kızarmış yüzüyle, elini kolunu nereye koyacağını bilemiyor, kekeliyor, iki cümleyi bir araya getiremiyordu. Küçükkaya, dört yıl içinde haber sunmayı hepimizin gözü önünde ekranda tecrübe ederek öğrendi. Bu nedenle Ahmet Hakan'ın ilk gece kusurları da zaman ilacıyla rehabilite edilebilir.
Örneğin, daha tempolu konuşması öğütlenebilir.
Sunduğu şeyin ucu açık tartışma programı 'Tarafsız Bölge' değil, her saniyesi kıymetli ana haber bülteni olduğu hatırlatılabilir.
Muhabirlere ve canlı yayın konuklarına soru sorarken adeta metin okuyarak değil, spontane, canlı ve hakim bir tavır takınması sağlanabilir. Stüdyoyu ve kameraları kullanma tekniği, gündüz boş stüdyolarda yapılacak seri antrenmanlarla geliştirilebilir.
Peki ama Kanal D, neden durup dururken Ahmet Hakan'ı haber ekranına sürme ihtiyacı hissetti? Habere siyasi derinlik ya da yorum ağırlığı kazandırmak için mi? Eğer öyleyse, Ahmet Hakan ilk gece görevini hiç de iyi yapmadı.
Haberleri bir anchor bilgeliğiyle anlatmadı, sadece prompter'dan okuyup geçti.
Ee zaten Serdar Cebe bunu hakkıyla yapmıyor muydu?
Nitekim, Kanal D'nin bu alanda Cüneyt Özdemir ile yaşadığı bir hayal kırıklığı daha yok muydu? İşte zurnanın zırt dediği yer de burası... Artık haberi kimin sunduğu değil, hangi haberin nasıl verildiği önem kazandı. Eğer haber bültenleri anchorman'lerin üzerine inşa edilip dursaydı;
Ali Kırca, Reha Muhtar ve Uğur Dündar hâlâ majör kanallarda haber sunuyor olurlardı. Diyeceğim o ki, bir haber bülteninin izlenip izlenmemesini artık ekranda görünen isimler değil, görünmeyen haber merkezleri, editörler sağlıyor.
Bence Kanal D Haber Merkezi ilk gecede Ahmet Hakan'a yeterince destek olmadı.
Öyle flaş bir özel haber, bomba bir konuk ya da hayret uyandırıcı bir iz sürme filan görmedik. Bültende özel haber başlığı altında yayınlanan tek görüntü, Mersin'de 10 gün önce yaşanan selin ardından hâlâ sular altında kalan seralardı!..
Bültenin en uzun haberi ise bir Japon fotoğrafçının herkes normal yürürken, geri geri yürüyüp sonra da filmi tersten oynatarak yarattığı efektti. İki haber arka arkaya gelince tam bir 'Herkes gider Mersin'e, Ahmet gider tersine' durumu hasıl oldu. Konuk olarak ise gündüz kuşaklarının kurtarıcısı Prof.
Canan Karatay'dan medet ummak, çaresizliğin en büyük göstergesiydi.
İşin en garibi ise Ahmet Hakan'ın magazinel aşk bombasının, (Elif Dürüst ile sevgili oldukları iddiası) tam da ünlü gazeteci ekrana çıkacağı gün patlamış olmasıydı.
Ben de Kanal D neden Ahmet Hakan'la ilgili ciddi bir tanıtım yapmıyor diye merak ediyordum. Meğer hazırlık başkaymış!
Ahmet Hakan'ın ilk achorman'lik denemesi öncesinde en büyük derdi, kravat takıp takmamaktı. Bunun için köşesinden minik bir kamuoyu yoklaması bile yaptı. Sonunda ekrana kravatla çıkmaya karar verdi. Ama asıl mesele kravat takıp takmamak değil. Mesele çok daha büyük: Milletin seni takıp takmaması... Onu da reytingler söylüyor zaten...
(Bülten, Total'de 16'ncı, AB grubunda ise 10'uncu oldu.) Bir de bülten sona ererken, Ahmet Hakan, 'Biraz sonra Yusuf Yusuf filmini izleyeceksiniz' demesin mi! Zaten ilk gecenin korku ve paniğiyle bülteni zar zor tamamlayan adamcağıza bu yapılır mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA