Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Millet sakin ve özgüvenli olanı seçecek

Benimki bir seçim kehaneti değil, 60 yıldır bu ülkede yaşayan sade bir vatandaş olarak bir durum tespiti.
Gördüğüm kadarıyla Millet İttifakı, sertliği ve kendi seçmenini adeta terörize etmeyi "seçim taktiği" olarak benimsemiş. En büyük kozları (!) Erdoğan'a karşı bir nefret anlayışı geliştirmek. Bu, gözü kapalı ve ölesiye bir nefret aşısı. Aslında bunun tek amacı, Erdoğan'ı devirmek değil, aynı zamanda PKK'yı, FETÖ'yü, DHKP-C'yi kendi seçmenine "sempatik" göstermek. Bu oluşumları usul usul meşru kılmak, yönetimde söz sahibi yapmak.
Şiddet, seçim kampanyasının temeli olunca, muhalif liderlerin söylemleri ve tavırları da ister istemez teröre yatkın hale geliyor. Meral Akşener'in Meclis kürsüsünden etrafa kurşun saçması, şehit ailesine ana avrat sövenlerin kadrolara seçilmesi, bir yerlerden "Daha sert konuşmalısın" talimatı alan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, üzerine iki numara bol gelen "iliştirme" sert söylemlerle komik olması hep bu "terörize" taktiğin yansımaları.



Gelin görün ki, bu millet artık sertlikten, şiddetten, terörden yıldı, yoruldu. Sandık başına gidenler; durduk yerde bağırıp çağırmayan, öfke kusmayan, çaresizce "Sert Abi" numarası yapmayan, soğukkanlı, samimi, dirayetli, tecrübeli, lafla değil, icraatla seçim kampanyası yürüten "sakin" ve "özgüvenli" lidere oy atacak. Benim gördüğüm budur...
Herkese sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçecek bir bayram diliyorum.

Türkçeyi öğrenin artık çocuklar
Emre Mor ve Ferdi Kadıoğlu... Fenerbahçe'nin menşei yabancı olan "yerli" oyuncuları. "Türk futbolcusu" statüsünde ligimizde top koşturuyorlar.
Gelin görün ki, yıllardır Türkiye'de ekmek yedikleri halde hâlâ Türkçe konuşamıyorlar. BeIN Sports muhabirleri her canlı maç yayını sonrasında bu futbolcularla tercüman aracılığıyla konuşuyor. Çünkü sadece İngilizce biliyorlar.



Yabancı ülkede büyümek tabii ki suç değil. Ama madem anavatanınızda yaşıyor ve para kazanıyorsunuz, madem Türk Milli Takımı forması giyiyorsunuz, o zaman hiç olmazsa derdinizi anlatacak kadar Türkçe konuşmak göreviniz olmalı. Ama burada asıl görev, kulüp yönetiminin. Hızlandırılmış bir kursla, onlara en azından röportaj verecek kadar Türkçe öğretilemez miydi?
Hani derler ya "Balık baştan kokar" diye... Gelelim teknik direktör Jorge Jesus'a... Başakşehir maçından sonra muhabir gole sebep olan hatalı geri pasına atıfta bulunarak "Samet ile İrfan arasındaki anlaşmazlığa ne diyorsunuz?" diye soruyor. Jesus, büyük bir hayretle "İrfan?" diye soruyor. Çünkü aklına sadece orta sahada oynayan İrfan Can Kahveci geliyor. Oysa genç kalecisinin isminin de İrfan (Eğribayat) olduğunu unutuyor. Sonradan "Haa, goalkeeper" (kaleci) diye toparlamaya çalışıyor.
Takım oyuncularının isimlerini bile öğrenemeyen teknik direktörün talebelerinden Türkçe öğrenmelerini beklemek de benim hayalperestliğim olsa gerek..

Gaf'let kürsüsü
Yemen'de Dr. Mutahhir Murşid, hiçbir önlem alınmadan halka yardım parası dağıtmaya kalkınca çıkan izdihamda 78 kişi öldü, 150 kişi yaralandı.

Zap'tiye
Takım, son saniyelerde kazandıkça her Fenerbahçeli taraftarın saçı Jorge Jesus'un renginde olacak!

Ne demiş?
"SSK müdürüyken maaşları ödeyememiş, 'Emekli ikramiyesini 8500 lira yapacağım' diyor. Bu yalanı yersem orucum bozulur mu hocam?" (Sosyal medyadan)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA