Malum sezon açıldı, diziler ve kahramanları hayatımıza girdi.
Artık ofislerde, evlerde bir önceki gecenin TV olaylarının değerlendirmesini yapıyor insanlar.
O kadar içindeyiz yani, olayların ve hayatların...
Öncelikle şu uzun reklam kuşakları var eleştirilen...
Benden tavsiye; ev hanımlarının mutfakta işleri varsa, bu reklam aralarında onları tamamlayabilirler.
Konular o kadar yavaş akıyor ki, pek bir şey kaçırmış da sayılmazsınız...
Hatta bir diziyi iki-üç haftada bir seyretseniz de bir şey değişmiyor.

DENEMEYE KALKMAYIN
Bir de senaryolardaki devamlılık sorunları var ki; onlara hiç takılmayın. Adam yatağın solunda görünüyor ama bir sonraki planda kalkarken sağında görüyorsunuz.
Bir şey olmaz, merak etmeyin...
Dizilerde işkencenin en âlâsını görüyorsunuz.
Sakın ola o yöntemleri denemeye kalkmayın. Adı üstünde orası film... Ve o sahneler filmlerde heyecan verici oluyor.
Mezar kazıp diri diri adam gömmeler gerçek hayatta olmaz... Sonra evlatlarına "Kızı hamile mi bıraktın. Yürü git buralardan, o senin servetinin peşinde zaten" diyen ana babalardan da olmayın... Neyse...

OYUNCU YETMİYOR!
Eğer zamanım olursa bir hafta boyunca televizyonun karşısına oturacak ve bize neleri şırınga ediyorlar diye bir liste tutacağım.
Geçen akşam yarım saatte gözüme bu kadar çok şey çarptığına göre; bir haftadan kitap çıkar herhalde...
Bu arada geçen sezondaki dizilerin yıldızlarının bir anda başka dizilerde başka kimliklerle karşımıza çıkmasına alıştık ama alışamadığımız şeyler de var tabii...
Örneğin; dizide Mardin'de yaşayan ve Türkçeyi doğru dürüst konuşamayan bir nenenin porselen dişleri, dövmeli kaşları ve dolgulu yüzü gecenin en komiğiydi.
Gözlerime inanamadım.
100 dizi çekildiği için oyuncu yetmiyor demek ki!