Bir Altın Portakal daha yaşandı ve bitti...
Ülkenin en önemli festivali olan Altın Portakal, "Hangi sinemanın, hangi sinemacının festivali?" diye sormak gerek...
Yıllardır aynı görüntü var çünkü! Festivale katılan ünlülere bakıyorsunuz; Coşkun Göğen, Ahu Tuğba ve Nuri Alço başı çekiyor...
Başka? Başka kimse yok.
Çünkü ortada Türk sineması diye bir şey yok. Ne yazık ki sinema, dizi sektörüne yenildi.
Para orada çünkü... Oyuncular orada parlıyor. Ama bütün o parlayan oyuncuları alın, hepsine birer film çekin, bakın bakalım sinema salonuna kaç kişi geliyor, o film kaç izleyiciye ulaşıyor?

KÖRLERLE SAĞIRLAR
Olmayan sinemanın festivalini yaparsanız, yaptığınız organizasyonda da bir adım gelişme gösteremezseniz, böyle olur işte.
Bir tek ünlü gelmez; Antalya da 'körlerle sağırlar birbirini ağırlar' platformu olur.
Meslektaşım Ali Eyüboğlu'nun yazısından öğrendim; tam 1050 konuk ağırlanmış bu yıl festivalde.
Kimmiş o 1050 kişi? Sinemayla nasıl bir ilgileri varmış?
Lüks otellerde tatil yapmanın dışında, festivale ne gibi bir katkıları olmuş?
Biri çıkıp bir anlatsın bakalım...
Kaç yıl önce AKSAV'ın (Antalya Kültür Sanat Vakfı) dağ gibi borcu ve nerelere harcandığı belli olmayan bir 'aşmış' bütçesi vardı.
Acaba, Belediye ve AKSAV Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, böyle bir organizasyonda bin kişiyi ağırlayacak yeni bir kaynak mı buldu?
Benim gibi pek çok insan Oscar, Altın Küre gibi ödül törenlerini izlemek için sabaha karşı televizyon karşısına oturuyor.
Aramızda Oscar toto oynuyoruz.
Yani, ta Amerika'da yaşanan heyecan bizi burada esir alıyor. "Niye?" diye sormak lazım.
Madem Antalya Belediyesi bu kadar misafirperver, madem kesenin ağzını açmış; biraz etki yaratsın o zaman... Biraz...