Magazin dünyasında, 'Reklamın iyisi, kötüsü olmaz' mantığı vardır.
Akıllı birileri, sizin aptal olduğunuzu düşünerek- başka türlü yapılamaz çünkü-gırgıra vurur işi. Saçmalığın ucu bucağı yoktur.
Yeter ki konuşulsun, yeter ki medyada yer bulsun.
Ama sonunda o 'oyun'a kendileri kurban olur.
Geçmişte çok örneğini gördük.
Mesela Serdar Ortaç; sahne aldığı Kıbrıs'taki otelin reklamını yapacağım diye çıkıp kumardan 1 milyon dolar kazandığını söyledi...
Fotoğraflar falan yayınlandı. Sonra baktı ki iş kötüye gidiyor, maliyeciler falan dikkat kesildi, hemen çark etti.
Serdar'ın da günahı yok aslında. Otelle ilgili kim nasıl kanına girdiyse! O biliyordur gerçi nasıl bir oyuna kurban edildiğini...
Önceki gün de gazetelerde Sibel Can'la ilgili haberler yer aldı.
Güney yerine Akçakoca'da tatil yapmayı tercih eden Sibel için Mısır'dan 500 ton kum getirilmiş.
Neden mi?
Kızgın kumlar Sibel'in ayağını yakmasın diye... Ayakları yakmama özelliğine sahip 500 ton kumun bir de deniz yoluyla nakliyesi var tabii. Ne masraf, ne masraf...
Birileri eğleniyor, otel sahibi "Vay be bütün medyaya haber oldum" diye seviniyor, Sibel Can da buna alet ediliyor.
Ve ne yazık ki, medya da bunu bile bile haberi kullanıyor.

CAN'DAN AÇIKLAMA GELDİ
Bu sıcakta "Offf" diyor, başka da bir şey söylemiyorum.
Not: Yukarıdaki yazıyı yazdıktan sonra Sibel Can'dan bir açıklama geldi. Yüreğimize su serpildi.
İşte Sibel'in açıklaması: "Dinleyicilerimizle buluşmak için gittiğimiz ve muhteşem geçen Uluslararası Karadeniz Ereğlisi Festival dönüşünde Akçakoca'daki bir otelde ekibimle birlikte konakladık. Fakat bugünkü gazetelerde görüyorum ki; otelin 'hatıra fotoğrafı' adı altında çektiği foto, tüm basına otelin reklamını yapmak için gönderilmiş. Öncelikle bu durum karşısındaki üzüntümü belirtirken, etik dışı bu davranış karşısında tüm hukuki haklarımı kullanacağımı da belirtmek isterim."
Peki, Sibel Can'ın bu açıklanması hiçbir yerde haber oldu mu?
Tabii ki hayır. Medya kendi aptallığını nasıl kabul etsin?