Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Okan Bayülgen'de mutluluk tartışması

Geçen hafta Okan Bayülgen'in 'Medya Kralı' programına konuk oldum. Yeni kitabım 'Hayalden Gerçeğe Mutluluk' dolayısı ile, mutluluk kavramını tartışmaya başladık. Konuklar arasında Emre Altuğ, Armağan Çağlayan ve Mustafa Üstündağ da vardı. Stüdyodaki seyircimiz de üniversite öğrencileri... Önce tabii, sağ olsun Okan Bayülgen Amerika'da yaşadığım için o komik yöntemi ile beni bir İngilizce testine tabi tuttu. Neyse ki testi geçtim... Konu mutluluğa gelince, gecenin bir yarısında bütün konuklar tekrar bir canlandı ve her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Daha önceki bir yazımda sizlerle paylaşmıştım. Dünyanın önde gelen sosyal bilimcilerinin hemfikir olduğu bir nokta var: "Bizleri neyin mutlu edeceğini hayal ederken genelde yanılgı içindeyiz. Arzuladığımız ve ardından sahip olduğumuz hiçbir şey, bizleri kalıcı ve öngördüğümüz şekilde mutlu etmiyor." Okan, Armağan Çağlayan'a sordu: "Hayatında kendini en mutlu hissettiğin an ne zamandı?" Çağlayan biraz düşündü ve hiç tereddüt etmeden, "Hukuk Fakültesi'ni kazandığım zamandı" dedi.

PARA MUTLU ETMEZ
İşte; önümüzde oturan üniversite öğrencileri, aşk, para, başarı ve popülerliğin kendilerini mutlu edeceğinin hayalini kurarken, bunların hepsine sahip bir kişinin şimdiye kadarki yaşam tecrübesinde, hukuk fakültesini kazandığı an yaşadığı mutluluk, onun için en anlamlısıymış. Mustafa Üstündağ lafa girdi: "Paranın insanı mutlu etmediğini zaten biliyoruz!" Ben, "Evet, ama sahip olduktan sonra..." dedim. Emre destek verdi: "Evet, bazı şeylere sahip oldukça tatminsizlik artıyor..." Bu tartışma, vaktimiz olsa sabaha kadar sürerdi, kimse programı bırakmak istemedi... Sevgili okurlar, diyeceğim şu ki; daha fazla para bizleri mutsuzlaştırmıyor, sadece daha çok mutlu olmuyoruz. Yapılan araştırmalarda, yıllık geliri 100 bin dolar olan bir kişinin mutluluğu ile 1 milyon dolar geliri olan bir kişinin mutluluğu arasındaki fark, abarttığımız kadar büyük değil. Hayata genelde elimizde fazla bir şey olmadan başlıyoruz ve bir şeylere sahip oldukça mutlu oluyoruz. Toplumun empoze ettiği standartı yakalamak için yarı evet, yarı hayır hislerle sürekli daha fazlasını kazanmaya çalışıyoruz.

İŞİNİ SEVEREK YAPMAK
Bu uğraşla yıllar geçiyor ve bizler yaptığımızın bizi gerçekten ne kadar mutlu ettiğini sorgulamıyoruz. Çünkü daha fazlasına sahip olmaya çalışmak alışkanlığa dönüşmüş... Seçeneklerimiz arttıkça beklentilerimiz yükselmiş ve daha maymun iştahlı ve tatminsiz yaşamaya başlamışız. Para, mutluluğu kısa bir süre arttırıyor ama etkisi uzun sürmüyor. Bir şeyi sevdiğimiz ve önemli bir şeyin bir parçası olabilmek için yapmak... Bu tip bir içsel motivasyonun kulağa hoş gelen bir ütopya olduğunu düşünüyorsanız, şu iki örneği değerlendirin... Internet araştırma motoru Google'da, mühendisler zamanlarının yüzde 20'sini istedikleri şey üzerine harcayabilme ayrıcalığına sahipler... Her yıl çıkan ürünlerin neredeyse yarısı, bu yüzde 20'lik boş zamanda yaratılıyormuş. Gmail, Google News gibi... Bir başka örnek de Wikipedia. Tek kuruş para almadan, zevk icin başlatılmış bir ansiklopedi projesi, bugun internetteki en popüler başvuru kaynağı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA