Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Kaplan anne: Çinli annelerin çocuk yetiştirme şekli

Başarıyı nasıl tanımlarsınız? Ya da şöyle sorayım: Çocuğunuza başarının ne olduğunu nasıl açıklarsınız? Yale Üniversitesi'nde görevli hukuk profesörü Amy Chua'nın geçen hafta Wall Street Journal'da yazdığı bir makale Amerika'da büyük tartışma yarattı: Why Chinese mothers are superior?- Çinli anneler neden daha üstün?

BAŞARISIZLIK YASAK
'Kaplan anne' olarak adlandırılan Chua'ya göre başarı; 'en iyi' olmak. Bu yüzden kendi kızları Sophie ve Lulu'yu çok katı bir disiplinle yetiştiriyor. Çocuklar arkadaşlarında yatıya kalamıyor, televizyon ve bilgisayar oyunları yasak, A'dan düşük not almak yok, mutlaka piyano çalmaları gerekiyor. Laf dinlemezlerse ağır cezaları var. Öyle ki, 7 yaşındaki kızı Lulu piyanoda zor bir parçayı öğrenirken çok zorlanmış ve bir noktada bırakmak istemiş. Chua, kızını yemek vermemekle tehdit etmiş, Noel'de ve yaşgünlerinde ona hediye almayacağını söylemiş. Kızı soğukta kapının önüne koymuş. "Başaramayacağından korktuğun için tembellik ediyorsun" diye aşağılamış. Sonuçta o parçayı kızına mükemmel bir şekilde çalmayı öğretmiş. Chua'ya göre; Batılı anneler çocuğun özgüveni konusunda fazla hassaslar. Sıradan performanslara bile iltifat ederek gelişmelerine engel oluyorlar. Çinli anneler ise 'zorba anne' olma pahasına çocuğu akademik ve profesyonel açıdan mükemmel olmaya zorluyorlar. Onlar için vazgeçmek ya da sıradan olmak seçenek değil. Uzakdoğulular bu katı disiplinde büyüdükleri için üstün yetenekli oluyorlarmış... (Bu arada Amerika'da 15-24 yaş arası Uzakdoğulu genç kadınların ölüm sebeplerinin başında intihar var.) Sophie ve Lulu, aslında daha küçük yaşlarında bile çoğumuzun çocuklarımız için arzuladığı başarıya sahipler. Sophie, Carnegie Hall'da piyano resitali vermiş. Lulu, bir tenis yıldızı olma yolunda ilerliyor. Yani, katı disiplin profesyonel başarıyı getiriyor. Bu noktada insan düşünüyor. İstemediğiniz halde size empoze edilen, seçmediğiniz ama kaçamadığınız bir hayat yaşamanın bedeli ileride ne olabilir? Mesela Andre Agassi, sekiz 'Grand Slam Turnuvası' kazanmış, tenisin en saygın isimlerinden biri... Daha küçücük yaşında babasının onun için uygun gördüğü 'Amerikan rüyasını' gerçekleştirmesi için tenis oynamaya zorlanmış bir çocuk... O kadar ki, o gün iyi oynamazsa akşam yemeğinde önüne sevmediği bir yemek konuyormuş. Hiçbir anlam veremediği, kendini gösterme baskısını cehennem gibi hissettiği bir çocukluk ve gençlik geçirmiş.

ROBOT MU İNSAN MI?
Tenisin en başarılı isimlerinden birisi olmasına rağmen aslında kariyerine tenisten nefret ederek başlamış. Ya da Tiger Woods... Üç yaşında golfe başlamış. Babasının aşırı katı disiplini sayesinde sekiz yaşına kadar girdiği bütün turnuvaları kazanmış. Dünyanın en iyi golfçüsü... Peki karakter var mı? O sahip olma hırsı, o üstünlük kompleksi, o kibir var ya; insandaki bütün hassasiyeti, derinliği, alçakgönüllülüğü yok ediyor. Birlikte yaşaması imkansız insan haline geliyorlar. Amy Chua, Yale'de hukuk profesörü. Dolayısıyla akedemik ve profesyonel yönden başarılı bir kadın. Çocuğunun Yale'de okumasını kim istemez? Ama aklım karışıyor. Bu kadın mı benim çocuğuma hayatı öğretecek? Ben çocuğumun başarısızlığa ve yenilgiye tahammülsüz, sadece doğru olmaya yatırım yapan bir yetişkin olmasını ister miyim? İnsan mı yetiştiriyorum, robot mu? Hayatımız neden bu üstünlük kompleksi ile bizim için hiçbir anlamı olmayan insanları etkilemeye çalışmakla geçiyor?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA