Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Woody Allen ve ilişkiler

Paris'e hiç gitmemiş bile olsanız, ismindeki büyüyü hissedersiniz mutlaka!
Tarihi, aurası, mimarisi, sanat galerileri, müzeleri, popüler kafe ve restoranları bu muhteşem kentin paha biçilmez dekorlarıdır.
Paris'in o güzelim dekorlarını bir Woody Allen filminde seyretmek, apayrı bir zevk!
Woody Allen'ın en son filmi 'Midnight in Paris'i işte öyle bir zevk ile seyrettim geçen hafta sonu!
Hayatı ve ilişkileri nasıl bir gözlem yeteneği var bu adamın, her seferinde hayran kalıyorum... 'Gil' (Owen Wilson), Hollywood'da başarılı bir senaryo yazarı ama işi, onu ruhen doyurmuyor.
Onun hayali; Paris'te bir çatı katında yaşayıp, Hemingway, Fitzgerald gibi idolleştirdiği Amerikan edebiyatçıları gibi ciddi roman yazmak... 'Gil'in nişanlısı 'Inez' (Rachel McAdams), onun popüler bir senarist olmasından memnun...
Onun için, iyi kazanan, başarılı bir adamın karısı olmak yeterli.
Yeter ki sosyetik bir hayat yaşayıp çocuklarını büyütecek kadar konforlu ve güvenli bir hayatı olsun.
Maceraya atılmak ona göre değil!
O yüzden 'Gil'in hayalini küçümsüyor.
Nişanlısını sevdiğini zannediyor ama aralarındaki farklı 'hayat' anlayışını ve birbirlerine gerçekten denk olup olmadıklarını sorgulamıyor.

BAŞKASINA ÂŞIK OLUYOR
Birbirlerini artık hissetmiyorlar ama bunu görmezden geliyorlar!
Hikayenin başında; 'Gil' ve 'Inez', 'Inez'in varlıklı ama muhafazakar anne/babası ile Paris'e tatile gidiyorlar.
Paris'in büyüsünü hissetmek, 'Gil'in bir türlü gerçekleştiremediği hayalini tetikliyor.
Bir gece 'Gil', tek başına Paris sokaklarında yürüyüşe çıkıyor ve kendini bir anda Hemingway, Fitzgerald, T.S.Elliot, Salvador Dali ve Picasso gibi olağanüstü yazar, şair ve ressamların katıldığı partide buluyor.
Onlarla sohbet etmekten aklını kaçıracak kadar mest oluyor ve iki dünya arasında gidip, gelmeye başlıyor.
Gündüzleri materyalist nişanlısı, geceleri idollerinin yer aldığı fantezi dünyası...
Picasso'nun kız arkadaşı 'Adriana'ya âşık oluyor. 'Adriana' (Marion Cotillard), 'Inez'in tam tersi, hayal kurmayı seviyor. 'Gil'in hayalini de destekliyor ve yazmakta olduğu romanı daha ilk cümlesinden çok beğendiğini söylüyor.

GERÇEK CEVAP İÇİMİZDE
'Gil' gibi artistler ve yaratıcı insanlarla birlikte olmayı, onlar sayesinde kendi dünyasını genişletmeyi seviyor. Üstüne üstlük çok da güzel...
Eh, 'Gil'in nasıl nişanlısını unutup, baştan çıkabileceğini siz düşünün artık!
Buraya kadar olan bölümü aslında pek çoğumuz yaşadık. Eskimeye yüz tutmuş, artık anlaşılmadığınızı düşündüğünüz ilişkiler yaşarken, birden bire karşınıza sizi anlayan, maceraya açık, hayatınıza renk getiren birisi çıkıveriyor ve ayağınız yerden kesiliyor.
Kendi hayatınızın dışında bir hayat yaşamak istiyorsunuz.
Ne var ki, hayalinizde canlandırdığınız, fantezisini kurduğunuz bu ilişki de önceden göremediğiniz pek çok sorunu da yanında getirebiliyor. Ve aslında mutluluğu başka bir dünyada değil de, kendi kapınızın önünde bulabileceğinizi görüyorsunuz.
Woody Allen, bu vizyonu çok güzel vermiş filminde...
Sinemadan çıktıktan sonra şu sorular peş peşe aklıma takıldı...
Hayatımızda neden değişiklik istiyoruz? Özgürlüğe ihtiyacımız olduğu için mi? Kendimizi bulmak için mi? Yoksa sürekli isteyen, doyumsuz egomuzu tatmin etmek için mi?
Gerçek cevap içimizde... Ama yüzeyde değil... Yeter ki biraz derine bakmasını bilelim!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA