Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Evliliğin gerçeği aslında yalan mı?

1918 yılında Eleanor Roosevelt, 14 yıllık evliliği sırasında kocasının (Amerika'nın 32'nci başkanı Franklin Roosevelt) kendisinden daha genç, güzel ve çekici sekreteri ile aşk yaşadığını öğrenir. Eleanor, o zamanlar 33 yaşında, naif, mutlu bir evliliği olduğunu düşünen, kocasına hizmet eden, çocuklarına bakan bir kadınmış.
Bu haber ile yıkılmış tabii, dünyanın ayaklarının altından kaydığını hissetmiş.
O yıllarda, (gerçi şimdi de öyle) bir politikacının 'aldatma' sebebi ile boşanması demek, siyasi hayatının sonu demek...
Kocasının siyasi geleceğinin avucunun içinde olduğunu anlayan Eleanor, evliliği sürdürmek için iki şart öne sürmüş...

SIRA DIŞI BİR ÇİFT
İlki,yataklarını ayıracaklar ve artık sevişmeyecekler. İkincisi, Franklin aşık olduğu genç ve güzel sekreteri Lucy Mercer ile ilişkisini tümüyle kesecek.
Hayatında dönüm noktası olan bu tecrübeden sonra sanki kabak çiçeği gibi açılmış Eleanor.
O naif kadın gitmiş, yerine yeni koşullarının yarattığı imkanları kullanmaktan çekinmeyen, kocası ile eşit gücü olan bir kadın gelmiş.
Her ikisi de anlaşmaları üzerine evliliğin gereği olan sorumlulukları yerine getirmişler takip eden yıllarda... Seks dışında...
Eleanor, lezbiyen ilişkiler dahil çok sayıda aşklar yaşamış. Kocası da, Lucy Mercer yasağından sonra başka kadınlarla birlikte olmuş.
Buna rağmen, 1945 yılında Franklin Roosevelt'in ölümüne kadar, güçlerini birleştiren, sıra dışı bir çift olmuşlar.

HEYECAN VERİCİ BİR HAYAL
Franklin Roosevelt'in öldüğü gün, Eleanor kocasının ölüm döşeğinin başında başka bir kadın ile karşılaşmış. Lucy Mercer...
Bir ömür boyu yaşanan bir yalan... Evliliğin gerçeği aslında bu mu?
Eleanor Roosevelt'in hayatını okurken bunu düşünüyordum.
Güç ortaklığı olan ve birbirlerini çatır çatır aldatarak evliliklerini sürdüren çiftlerin hayat tarzları, çoğunluğu temsil etmiyor belki ama aldatmak, sıradan insanlar için de heyecan verici bir hayal olabiliyor...
İnternette arkadaşlık sitelerinde flört edenlerin yüzde 30'unun evli olması da bunun göstergesi değil mi zaten? Sahip olduğunun dışında bir hayatı arzulamak...
Son zamanlarda tek eşliliğin insan doğasına aykırı olduğu ve aldatmanın (çiftler hemfikir olduğu sürece) aslında iyi bir şey olduğu tartışılıyor.
Hatta daha ileri gidenler bile var!
Sadakatin, gerçek sevginin kanıtı olmadığını, eşlerini sevdikleri halde aldatmanın, ilişki içinde nefes alma ihtiyacı olduğunu söylüyorlar...

ENGEL OLAMAZSINIZ...
Yıllar boyu beraberlik...
Keşfedecek bir şey kalmamış...
En baştaki gibi takdir edilmiyorsunuz.
Geçen yıllar, iç dünyanızı sürekli test ediyor.
Gerçekleştiremediğiniz hayaller için suçluluk hissi duyabilirsiniz.
Ya arzularınız? Beğenilme ihtiyacınız? Ötesi olmayan romantik bir ideal için her şeyi bırakıp gidemeyeceğinizi bilirsiniz ama engel de olamazsınız o arzulara...
Bir başkasının sizi daha mutlu edebileceği düşünebilirsiniz... Daha fazlasını istediğiniz için bencil olduğunuzu da düşünebilirsiniz.
Evlilik, bu yüzden çelişki dolu bir müessese...
Kontrol edilmekten nefret ettiğiniz ama kontrol etmeye çalıştığınız bir tecrübe...
An geliyor 'iyi ki var' diyorsunuz, an geliyor yüzünü görmek istemiyorsunuz. Kısaca, yarı mutlu bir hayat...

ASLINDA HAYAT GÜZEL
Günümüzde tek eşliliği sürdürmek kolay değil... Ama bence yalan dolu bir evliliği sürdürmek daha zor...
Ne kadar yalan bir dünyada yaşadığımızı gördükçe, ait olma hissini ve sadık bir ilişkiyi tercih edenler için evlilik ve tek eşlilik mümkün olabilir.
Öte yandan, hayat boyu bir kişiye bağlı kalma fikri sizin için 'nefes alamamak' gibi bir his ise, evlenmeyin daha iyi...
Beklentilerinizi ve yapabileceklerinizi dürüstçe tartışmadan evliliğe adım atmak, sonradan büyük baş ağrılarına sebep olabiliyor.
Aslında hayat güzel de... Karmaşık olan yaşamak herhalde...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA