Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Kadınların istekleri niye değişiyor?

Kadınların isteklerinin çok yönlü olmasıyla Sigmund Freud bile başa çıkamamış. "30 yıldır kadın ruhunu araştırmama rağmen, kadınların ne istediğini henüz anlayamadım" demiş.
Kadın olarak daha fazlasını istemeye hakkımız olduğunu söylüyoruz ve istiyoruz. Para, iş ve özgürlükte eşitlik arıyoruz.
Ancak yıllar boyu ataerkil bir düzen içinde yaşamaya alışmış zihniyet nedeniyle; özgür yaşamla, bir erkeğin güvencesinde olma hissine bağımlılığımız arasında gelgitler yaşıyoruz.

UYKU HAPI ALAN ÇOK
Şöyleki; iş hayatında pek çok alanda erkeklerle rekabet edecek konumlara geldik ama istediğimizi elde ettikçe, mutlu olmak yerine, sanki taşıyabileceğimizden fazla yük kaldırmaya çalışıyoruz.
Mükemmel kadın ve mükemmel annelik üzerine bir de iş hayatının baskısı ve sorumluluğu eklenince; harcanan enerji insanı nörotikleştirebiliyor.
O aşamaya gelmiş bir kadın, artık neyi istediğini de bilemiyor.
Hiçbir erkek bu rol için kendini heba etmiyor ama...
Nitekim, uyku hapı almadan uyuyamayan kadınların sayısı gittikçe artıyormuş.
Bu mutsuzlukta; kendi içimizdeki bağımsızlık ve bağımlılık ikileminin etkisinin büyük olduğuna inanıyorum.

KOCANIN GÜCÜ ÖNEMLİ
Profesyonel yaşantıyı tercih etseler bile, her ihtimale karşı kuvvetli bir erkeğin kanatları altında olmak, bazı kadınları psikolojik olarak rahatlatıyor. Bu içgüdüsel ihtiyacı bazen kendimizden bile saklıyoruz. İyi para kazandığı halde, kendini güvencede hissetmeyen, kocası iş seyahatine gittiğinde, evinde yalnız kalamayan çok başarılı kadın biliyorum.
Hâlâ 'erkek evi rahatlıkla geçindirebiliyorsa, kadının çalışmasına gerek yok' felsefesini destekleyen bir toplumda yaşıyoruz.
Pek çok kadının itibarı; kocasının ne kadar zengin olduğu ve karısına ne kadar iyi bakabildiği üzerine kurulu...
Önemli olan şey; erkeğin, karısına nasıl bir hayat yaşatabildiği, ne marka araba alabildiği, nereye tatile götürebildiği...
Bu yüzden iyi eğitim alan çoğu kadın; yeteneklerini sadece ev dekorasyonunda kullanıyor.
Yapılan bir araştırmaya göre; üniversite mezunu, kariyer sahibi kadınların hırsları gittikçe azalıyormuş. Çalışmak istemedikleri için değil; daha esnek bir hayat istedikleri için... Daha çok zamanı, daha büyük kariyere, daha çok paraya tercih etmeye başlamışlar.
Öte yandan, bir erkeğe bağımlılık hissi de kadınları rahatsız ediyor.
Çalışmayı tercih ettikleri sürece; iş hayatında erkeklerin kurallarını oynamak, onlara iyi geliyor. Ancak çalışmak zorunda olduğumuz için değil, çalışmak istediğimiz için çalışırsak mutlu oluruz.

KİMLİK KRİZİ YAŞANIYOR
Kısaca mutsuzluğumuzun temelinde; biraz da beklentilerimizin rasyonelsizliğinin yattığını düşünüyorum.
Kendi istek ve ihtiyaçlarımızın erkeklerle aynı olduğuna kendimizi inandırıyoruz ve aslında ne kadar farklı olduğumuzu anladıkça bir kimlik krizine giriyoruz.
Bir kadının kontrolcülüğü ve acizliği, şehveti ve anaçlığı, bağımlılık ve özgürlük hisleri arasındaki gelgitlerini, çelişkilerini çözebilmek çok zor...
Kadın hakları; özgürlük ve değişim için sadece bir başlangıç, ama gerçek değişim kişiseldir.
Kendi ruhumuzun derinliklerine açılarak gerçekten ne istediğimizi keşfedebileceğimiz ve sonucunu da kabul etmeye razı olacağımız kişisel bir yolculuk...

BAŞARININ BEDELİ
Bu arada, araştırmada; gelişmekte olan ülkelerdeki kadınların profesyonal hırslarının, gelişmiş ülke kadınlarının hırslarından çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmış.
Bu tip ülkelerde kadınların daha ispatlayacakları çok şey var.
İnsan tepeye ulaşmadan "Ben ne yapıyorum şimdi burada?" demiyor.
Henüz gelişmiş ülkelerdeki kadınların keşfettiklerini keşfetmemişler.
Yani başarının yüksek bedelini...
Belki de her şeye sahip olmak, aslında istediğimiz şey değil!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA