Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Pozitif düşünce Pollyanna'cılık oynamak değil

"Kendini ve başkalarını affet." "Kendini olduğun gibi kabul et ve sev." "Evren sana ne istersen verir, yeter ki istemesini bil!" "Başarısızlık kelimesini sözlüğünden çıkar."
Popüler kültürde mantra haline getirilen bu tip pozitif olumlamalarda bir terslik var bana göre... İçerikte ve vardıkları yerde...
Çoğu zaman, gerçek hissinin o olmadığını bile bile, sanki bir 'kendini kandırmaca' oyunu oynuyorsun. Kendini pozitif düşünmeye zorlayanlardan hep benzer lafı duyuyorum: "Hayata karşı tavrımı değiştirmem gerektiğini biliyorum ama kendimi pozitif düşünmeye telkin edemiyorum..."
Edemezsin tabii! Herşeyden önce olumsuz hisler de doğamızın bir parçası. O hisleri bastırmaya çalışmak, hele ki stresli ve gergin olduğunuz bir dönemde tam tersi etki yaratır, hatta negatifliği daha da yoğunlaştırır.
İnsanlar geçmişteki kırgınlıkları, utancı, suçluluğu, reddedilmeyi ve benzer kötü hisleri benimsemeye, hatta sevmeye çalışıyorlar bu tip olumlamalarda...

NEGATİF DÜŞÜNCE DE ÖNEMLİ
Bu olumsuz hisleri sevgiye dönüştürmek imkansız, en azından benim için... Öte yandan, bu hislerin beni katılaştırmasına izin versem, bu sefer bütün kimliğim geçmişimden ibaret olacak.
Önemli olan; kötü tecrübelerin bıraktıkları izleri düşüncemde ve kalbimde dondurmadan, kendimi daha değerli hissedebileceğim doğru kanallara yönlendirmek benim için...
İşte pozitif düşünmek ve pozitif olumlamalar yapmak arasındaki fark da bu! İkisinin aynı şey olduğuna inananlar yanılıyorlar.
Daha esnek, daha gerçekçi ve yapıcı bir düşünce şekliniz olduğunda, hayatın iniş ve çıkışları ile baş ederken daha donanımlı oluyorsunuz.
O yüzden pozitif düşünmek önemli!
Ama negatif düşünmek de önemli. Öyle körü körüne, koşullarınızın ve ruh halinizin hissettiğinizden daha iyi olduğuna kendinizi inandırmaya çalışmak, kafayı kuma gömmek gibi bir şey.

BUGÜN NE İYİ GİTTİ?
Olumlu veya olumsuz, her türlü hissin hayatımıza fayda sağlayan yönleri var.
İki kutuptan birinde olmaktansa, önemli olan ne zaman daha iyimser, ne zaman daha kötümser düşünmek gerektiği konusunda anlayışımızı geliştirebilmek...
Öyle sahte bir pozitiflikle yanılgı içinde yaşamak yerine, benim bu konuda etkili bulduğum bir egzersiz var. 'Bugün ne iyi gitti?' egzersizi...
Zamanımızın çoğunu neyin kötü gittiğini düşünerek geçiriyoruz ve neyin iyi gittiğine yeteri kadar bakmıyoruz ya, işte o alışkanlığı biraz değiştirebilmek lazım.
En başta biraz yadırgayabilirsiniz ama bu egzersiz, sizi gittikçe daha ılımlı düşünmeye motive ediyor.
Her gece yatmadan önce o gün neyin iyi gittiğini ve neden iyi gittiğini düşünün. Önemli veya önemsiz... Burada kendimizi kandırmaya çalışmıyoruz, yaşantımızda kötü giden şeyler kadar, iyi giden şeyleri de fark etme (ve şükretme) alışkanlığını yaratıyoruz.
Duygularınızı yönetebilmenin kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacağından hiç kuşkunuz olmasın!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA