Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Yalnızlık hissini nasıl giderirsiniz?

Sosyal medya bağımlısıysanız, muhtemelen ne kadar bağımlı olduğunuzu gözünüze sokan yazılarım sizi sıkıyordur. Ama kendinizi daha 'iyi' anlayabilmenizi ve hissedebilmenizi sağlayacak alternatifleri görebilmek için, insanın kendi hayatına açık ve dürüst olarak bakabilmesi çok önemli... Bu köşenin amacı da bu zaten; toplumun arayışını, alışkanlıklarını, değerlerini, kaygılarını, insanlarla ve kendimizle ilişkilerimizi değerlendirmek... Neyse, konuya dönelim...
Descartes'in meşhur sözü 'Düşünüyorum, öyleyse varım' sosyal medya sayesinde artık 'Paylaşıyorum, öyleyse varım' oldu.

HAYAT ASLINDA ZOR
Hayat; paylaşmadan yaşamak için hem çok güzel, hem de çok zor... O yüzden sürekli paylaşıyoruz. Neredeyse her anımızı... Ayrıca çok eğlenceli... Sosyal medyada olduğun gibi değil, olmak istediğin gibi görünebiliyorsun. Daha sıradan yönlerini filtreleyip en çekici yönlerini gösterme şansın var. Bu sayede daha çok beğeniliyorsun, takipçilerin artıyor. Tüm bunların cazibesinden uzaklaşmak çok zor. Ancak kendini olduğundan daha farklı, güzel, ilginç, faal, üretken, popüler, mutlu göstermenin dozu kaçınca, şöyle bir sorun oluşuyor: Aslında 'kim olduğumuz'la değer görmeye, takdir edilmeye ihtiyacımız varken, biz bu hissi 'ne yaptığımızla' ve 'nasıl görünmek istediğimizle' ele geçirmeye çalışıyoruz. Çünkü meşguliyetine kendini kaptırmış bir toplumda, sadece 'kim olduğumuzla' dikkat çekebilmemize imkan yok. Zaten farkındaysanız, o kadar paylaşıma rağmen içinizdeki o yalnız ve huzursuz histen kurtulamıyorsunuzdur.
Yalnızlık hissinin çaresi daha çok görülmek değildir... Güzel-çirkin, sempatik- itici, iyi-kötü yönlerinle bir bütün olarak, olduğun gibi anlaşılmak ve kabul edilmek; asıl ihtiyacımız olan bu. Sosyal medyada ise, sanki izleyicileriniz, kusursuz olmadığınızı fark etse, sizi takip etmeyi bırakıverecekleri kaygısı var...
Daha çok beğenilmek için 'neyimi filtrelemem, düzeltmem ya da değiştirmem gerekiyor' hissi, tehlikeli bir zihinsel alışkanlık haline gelmeye başladı. Kendi kendimize yarattığımız duygusal strese bakar mısınız? Sürekli bir 'Fark ediliyor muyum? Beğeniliyor muyum?' kaygısı...

MUTLU İNSAN OLMAK...
Sizi bilmem ama ben şu yaşadığımız dünyada oldukça kritik bir döneme geldiğimize inanıyorum. Gittikçe artan stresi ve tatminsizliği 'gösterişçi bir tüketim kültürü' ile kapatmaya çalıştıkça, iyileşmek ve bütünleşmek için gerekli duyarlılığı oluşturamıyoruz gibi geliyor. Bu yüzden, öncelikle asıl ihtiyacımız olan şeyi, yani 'kendimiz olmayı' hatırlamalıyız. 'Mutlu bir insan olmak', 'mutlu bir insanmış gibi' görünmekten daha önemli...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA