Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Concorde sendromu: Vazgeçmeye cesaret edememek

Geçtiğimiz hafta sonu şehir insanının yaşadığı sendromlar yazısına o kadar çok e-mail gelmiş ki... Meğer ne kadar da çok İstanbullu bu durumdan mustaripmiş. Hazırsanız yeni bir sendromla karşınızdayım. Vazgeçmek gerekirken vazgeçememe yani Concorde sendromu. Diğer bir deyişle 21. yüzyılın sendromu. "Hangimiz yaşamadık ki bu sendromu?" dediğinizi duyar gibiyim. Yüzyılın hızla değişen dünyasında, bireylerin yaşam tarzları, beklentileri ve değerleri de sürekli evrim geçiriyor. Ancak, bu değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu sendrom, gittikçe daha fazla insanı etkisi altına almaya başladı. Büyük annelerimiz "Basiretin mi bağlandı?" derler ya, aslında bu sendromdan bahsediyorlarmış. Bu sendrom, bir şeyin zararlı olduğunu bilmekle birlikte, üzerine harcanan emek nedeniyle vazgeçememek, toplumun ve kişinin sağlığına zarar veren alışkanlıkları sürdürmesidir. Esasen kaybeden olmamak için daha çok kaybetmek. Halbuki hayatımızda göremediğimiz şey şu, gerçekçi bir karar, geçmişte yapılan yatırıma göre değil, gelecekteki artılara göre yapılırsa daha sağlıklı olur. Kişi, Concorde yanılgısı durumuna düştüğünü fark ettiği zaman ilk yapması gereken gördüğü zararı önemseyip, daha mantıklı tercihler doğrultusunda ilerlemeye devam etmesi ve yaşadığı kayıplara son vererek ilk adımı atması. Kolaysa sen yap diyebilirsiniz, inanın hepimiz hayatımızda zor da olsa bunu farkında olmadan birçok kez yaptık.




ADI UÇAKTAN GELİYOR
Concorde sendromu, adını efsanevi Concorde uçağından alır. Üretimi için çok fazla para ve zaman harcanan Concorde, deneme uçuşlarında başarısız olmasına rağmen insanlar, emeklerinden vazgeçmemek için maddi yatırımlarına devam ederler. Ancak uçak sonunda düşer ve 113 kişinin ölümüne sebep olur. Bu hikaye, insanların kararlılıkla hedeflerine ulaşmaya çalışırken saplantılı eğilimlere açık olduğu gerçeğini vurguluyor. Günün sonunda yatırımlarını tam manası ile çöpe atarlar.



GÖRÜNCE KAÇIN
Bu sendroma yakalanmış insanlara temas ettiyseniz mümkünse hızla uzaklaşmanızı öneririm. Ben ne kadar bu sendromdan şikayetçi ama hiçbir çözüm üretemeyen insan tanıdıysam aynen hepsi yoluna tüm toksiklikleriyle devam ediyor. Dostoyevski'nin ifade ettiği gibi, yanlış bir trene binildiğinde, ilk istasyonda inmeye çalışmak önemlidir çünkü inmezseniz maliyet giderek artar. Farkındalık, Concorde sendromuyla baş etmenin temelidir. Bireyler, bir şeyin yanlış olduğunu fark ettiklerinde, bu durumdan uzaklaşma ve değişim ihtiyacını anlamalılar.
Concorde sendromuyla başa çıkmak için, bireylerin mesajları doğru algılamaları ve içsel bir farkındalık geliştirmeleri önemlidir. İleriye dönük olarak, bir durumun zararlı olduğunu bilmek ve gerekirse vazgeçmek, daha uzun vadeli mutluluk ve sağlık sağlar. Özetle yanlış bir trene binildiğinde, ilk istasyonda inmeye cesaret etmek, gerçek mutluluğa giden yolda önemli bir adımdır.




UZMANLAR NE DİYOR?
Concorde sendromu ile başa çıkmanın ilk adımı, bireyin içinde bulunduğu durumu objektif bir şekilde değerlendirmesidir. Bu, geçmişte harcanan emek ve zamanın, gelecekteki potansiyel kazanımlarla kıyaslanmasını içerir. Gerçekçi bir karar almak, duygusal bağlılıkları bir kenara bırakarak mevcut durumu değerlendirmeyi gerektirir. Bu sendromla mücadele eden bir kişi, yaşadığı zararı önemseyip daha sağlıklı ve sürdürülebilir tercihlere yönelerek, olumsuz gidişatı olumluya çevirebilir. Bu, bireye, geçmişin zincirlerinden kurtulup daha sağlıklı bir geleceğe adım atma fırsatı sunar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA