Filenin Sultanları'nı avuçlarımız kızarana kadar alkışlıyoruz. İnsan, yarı finaldeki Sırbistan maçının elinden kayıp gitmesine üzülüyor ama olsun. Bu ülkenin sportif başarı panosu o kadar boş ki; oraya koyulacak bronz madalyanın büyük önemi var. Hele böyle yürekli sporcular tarafından kazanılmışsa…
Ben Sırbistan'ı da avuçlarım kızarana kadar alkışlıyorum. Siz de öyle yapın. Sırbistan, planlı bir spor politikasının yaratabileceği etkinin en canlı örneğidir. Gençlik ve Spor Bakanlığı görevine getirildiği ilk gün, "Yeni bir ülkeyiz ve ülkemizi tanıtmanın en kolay yolunun sportif başarı olduğunu biliyoruz." diyen ve ekibinden 3, 5 ve 10 yıllık kalkınma planı isteyen Snezena Samardzic'in rüyalarından biriydi bu şampiyonluk.
İlkokuldan üniversiteye, mahalle arasındaki sahadan amatör kulüplere kadar her şeyin yeniden yapılandırıldığı son dört yıllık dönem, Sırbistan'ı sporda zirveye emin adımlarla çıkardı. Çocukları spora özendirmek için aktif olsun olmasın tüm milli sporcular iletişim çalışmalarında kullanıldı, can çekişen küçük kulüplere destek olundu. Ve bu politika kısa sürede sonuçlarını verdi.

ALINACAK DERSLER VAR
Sırbistan Novak Djokovic ile erkekler tenisinin zirvesinde. İlk 20'de iki sporcuları daha var. Kadınlar tenisinin ilk 20'sinde her ikisi de daha önce bir numaraya yükselmiş Jelena Jankovic ve Ana Ivanovic ile temsil ediliyorlar. Erkeklerde su topu takımları 2009 yılında dünya şampiyonu, 2011 yılında dünya ikincisi oldu. Milorad Cavic 100 metre kelebekte olimpiyat ikincisi oldu. Erkek voleybol takımları 2010 yılında dünya ikincisi, 2011 yılında Avrupa şampiyonu oldu. Ve bu hafta sonu kadın voleybolunda Avrupa'nın zirvesine çıktılar.
Sporda başarı, planlı ve programlı çalışmayla geliyor. Bu konuda Sırbistan'dan alınacak çok dersler var. Bravo Filenin Sultanları, teşekkürler Sırbistan!