Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Korkarım artık İngilizce yazmamalısın

Bazı Türk dizileri var, Anadolu köylerinde geçiyor ama kılık kıyafetler bildiğin, sen de Fransız, ben diyeyim İspanyol kırsalı...
Yaşanan hayatlar, konuşulan dil de öyle... İnandırıcılık sıfır, özenti 10 numara.
İşte Elif Şafak'ın 'İskender'ini okurken de aynı samimiyetsizlik geçiyor insana.

SALLAMAK DEĞİL NİYETİM!
Yok yok, bu ara moda olduğu üzere Şafak'ın kitabına sallamak gibi bir niyetim yok.
Tamam benim için, 'Baba ve Piç'e, 'Mahrem'e bakarsak, en 'eh işte' olarak değerlendirilebilecek Şafak romanı bu...
Ama bazı saldırı boyutuna varan eleştirilere de katılmıyorum doğrusu.

BENZERLİK KAÇINILMAZ
Emeğe yazık bir kere...
Başka kitaptan aparma iddialarına ise hiç katılmıyorum. Katılmak istemiyorum ya da...
İnsanoğlu her coğrafyada aynı sonuçta. Yaşadıklarımız hissettiklerimiz ortak. Dön dolaş mevzular da aynı. Benzerlik kaçınılmaz.
Ama dediğim gibi kitapta bir çiğlik var ki, o da karakterlerin diline bağlı gibi...
Mesela; kitabın 261'inci sayfasında, bütün hayatı 'Fırat kıyısında bir köyde' geçen kadının "Korkarım herkes gibi insanım ben de. Hayatım sandığından sıkıcı" demesi, diyebilmesi, insanı gülümsetiyor.

FENA DEĞİL SEVİYESİNDE...
Hani neredeyse, konu gerektirse, "Korkarım aynasızlara yakalandık" diyecek, o derece.
Bunu der tabii de bu şekilde değil. Elif Şafak'ın İngilizce yazma ısrarının getirdiği bir senkronizasyon sorunu sanırım.
Fikirle ağızdan çıkanlar birbirini tutmuyor. O noktada da okuru geren bir sevimsizlik oluyor.
Onun dışında kitap, benim gibi Elif Şafaksever bir okur için 'fena değil' seviyesinde.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA